Kelime Açıklamaları
ĞÂBE: غاب
Kaybolmak, gayb, muvakkaten yok veya uzak olmak, uzaklaşmak, gizli kalmak, bir şey diğer şey içinde kaybolmak, unutmak, yolculuk etmek, gizli olmak, ağacın kökünden yer altına nüfuz eden damarlar, kuyunun dibi, şek, şüphe, görünmeyen şey, gıyabında, gizli gerçeklik, gıybet etmek, görünememe, belirsiz
NEFESE:نفس
Göz değirmek, çok kıymetli olmak, bir işte biriyle yarışmak, çok rağbet etmek, nefes alıp vermek, enfes kıymet yönünden daha iyi, kıymetli şey haset edilmiş, ruh, akıl, insanın şahsı, ceset, kan, azamet, arzu, murat, nefes, soluk, hafif rüzgar, uzun söz, mühlet,can, hayat, hayatın ilkesi, nefes, varlık, zat, insan, kişi; hevâ ve heves, beden, bedenden kaynaklanan süflî arzular, Keder, endişe ve acının ortadan kalkması, kolaylık, rahatlama.
MELEKE:ملك
Malik olmak, istila etmek hükmetmek, bir şeyi birine mülk eylemek, köle mülkiyeti, kendisinde tasarruf edebilecek şeyleri güç ile ele geçirmek, güç, sahip olmak, biri kendi nefsine hakim olmak, kendi kendini kontrol etmek, padişah, melik, malik, melek, melaike, meleke, kabiliyet, istidat, idare altında olan şey, imparatorluk, memleket
HAZENE:خزن
Malı bir kasa vs.de saklamak, biriktirmek, sırrı ketmetmek saklamak, dilini korumak, et bozulup kokmak, fakirlikten sonra zengin olmak, bir şeyi saklamak, muhafaza etmek, yolun yakın olanına gitmek, hazine,zenginlik, kasa, insanın gönlü, kalbi, mahzen.
ZERAYE:زرى
Bir adamı azarlamak, ayıplamak, hakir görmek hafifsemek, hor görmek, önem vermemek.
ÂNE-AYENE :عان
Gözü geniş ve güzel olmak, göz, sıvı vs. akmak, kuyunun suyu çoğalmak, kötü gözle bakmak, göz değirmek, casusluk yapmak, birine haber getirmek, gözü ile görmek, kaynak, göze, pınar, suyun kaynadığı yer, ilim, topluluk, öncü asker, kavmin şereflisi, örnek, numune. gözü incitmek, nazarla vurmak, gözyaşlarını akıtmak, casus olmak. Ayan görmek, yüz. bakmak, delik, su kaynağı, şef, bir yerin şahsiyeti. su, bahar