Okuyuş

İBRAHİM SURESİ :9. AYET

İBRAHİM SURESİ :9. AYET

19.05.2019

أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ ۛ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ ۛ لَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا اللَّهُ ۚ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّوا أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُوا إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ 

Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onlardan sonrakilerin haberleri size ulaşmadı mı? Allah'tan başkası bilmez onları. Elçileri onlara beyyinelerle geldiler de ağızlarında var olan güçlerini reddettiler ve şöyle dediler: "Biz size gönderileni kesinlikle tanımıyoruz/kabul etmiyoruz ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz, dediler.

Kelime Açıklamaları

RADEDE: رد

Geri döndürmek, vazgeçirmek, men etmek, bir şeyin vasfını diğer vasfa sokmak, yerine iade etmek, dönme, yerine koymak, sahibine geri vermek, reddetme, reddedilen, çirkinlik, mürtedlik, bir şey tekerrür etmek, cevap.

RÂBE: راب

Birini şüpheye düşürmek, şüphelenmesine sebep olmak, endişelendirmek, suizan, bir şey hakkında zanda bulunup sonra onun açığa çıkması, inancın zayıflığı, rahatsız, taciz etmek, zan, şek, şüphe, kuşku, töhmet, bela, musibet.

NEBEE:نبئ

Yüksek olmak, haber vermek, hafifçe seslenmek, haber iletmek, bildirmek, soruşturmak, yeni olay, bir yerden diğer yere  girip çıkan açık ve geniş yol, peygamber,  yüce olmak, yüceltilmek , konum ve değeri yüksek olmak. Yeryüzünde çıkıntı, kabartı, yüksek mevki ya da saygınlık, besbelli, apaçık yol. Başka bir bölgeden, toprak parçasından gelen akarsu, Bilgilendirmek, bildirmek, çağırmak, alçak sesle dile getirmek. Bilgi, haber, anons, ilan, duyuru; hikaye, büyük ve önemli haber, kendisinden büyük fayda sağlanan ve ilim alınan haber.
Nebî sözlükte “haber veren; mertebesi yüksek olan; açık seçik yol” anlamlarına gelir.

YEDEYE : ىدى

Eline dokunmak, el, ele ait, el yapısı, el ile yapılan, işleyen, çalışan, önünde, fayda, yarar, menfaat, kabiliyet, yeterlilik, nüfuz, güç, otorite, yardım, destek, sahiplik öncesinde, saltanat, kontrol, mülkiyet, kudret, topluluk, önder, güçlülerin arasında, kuşun kanadı, ihsan, nimet, yol.

ŞEKKE:شك

Şüphe etmek, bir iş birine karışık kuruşuk gelmek, güç gelmek, mızrakla vurmak ve mızrağı işletmek, bir şeye diğer şeyi zammetmek eklemek, , silahlanmak, dikmek, dürtmek, birini şekke şüpheye düşürmek, bölük, fırka, baltanın sapı çıkmasın diye çakılan çivi

FÂHE:فاه

Konuşmak, söylemek, her şeyin ağzı, ağız, evveli , sözde yarışmak, yalan, nehir ağzı, kokulu baharatlar.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu