Okuyuş

İSRA SURESİ 66-69 . AYETLER

İSRA SURESİ 66-69 . AYETLER

14.07.2020

رَبُّكُمُ الَّذ۪ي يُزْج۪ي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ۜ اِنَّهُ كَانَ بِكُمْ رَح۪يمًا(66

 

وَاِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فِي الْبَحْرِ ضَلَّ مَنْ تَدْعُونَ اِلَّٓا اِيَّاهُۚ فَلَمَّا نَجّٰيكُمْ اِلَى الْبَرِّ اَعْرَضْتُمْۜ وَكَانَ الْاِنْسَانُ كَفُورًا(67

 

اَفَاَمِنْتُمْ اَنْ يَخْسِفَ بِكُمْ جَانِبَ الْبَرِّ اَوْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ وَك۪يلًاۙ(68

 

اَمْ اَمِنْتُمْ اَنْ يُع۪يدَكُمْ ف۪يهِ تَارَةً اُخْرٰى فَيُرْسِلَ عَلَيْكُمْ قَاصِفًا مِنَ الرّ۪يحِ فَيُغْرِقَكُمْ بِمَا كَفَرْتُمْۙ ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ عَلَيْنَا بِه۪ تَب۪يعًا(69

 

66.  Rabbiniz O'dur ki fazlından aramanız için size gemileri denizde yürütür. Doğrusu O, size rahim olandır.

67.  Denizde size bir sıkıntı dokunduğu zaman O'ndan başka bütün yalvardıklarınız/çağırdıklarınız saptı. Fakat  sizi kurtarıp karaya çıkarınca yine yüz çevirirsiniz. Gerçekten insan nankördür /uzaklaşandır.

68.  Karayı ters çevirip sizi batırmayacağından, yahut üzerinize taşlar savuran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız.

69.  Yoksa sizi bir defa daha oraya iade edip de üstünüze kırıp büken bir fırtına salıvererek hepinizi ettiğiniz küfrünüz sebebiyle gark edivermesinden emin mi oldunuz. Sonra bize karşı size arka çıkacak birini de bulamazsınız

Kelime Açıklamaları

HASEBE : حسب

Saymak, hesap etmek, takdir etmek, ölçmek, zannetmek, yetmek, mükafatlandırmak, hesaplaşmak, hesaba çekmek, sanmak, tahmin etmek, addetmek, kafi, yeter, hesaba çeken , hesap gören, azap, şer, dolu, yıldırım, toz, çekirge .

NECÂ: نجا

Bir şeyden kurtulmak, ölümden  kurtulmak, ağacı kesmek, ilaç içmek, birine fısıldamak, sözü sır olarak söylemek, yüksek yere çıkmak, kurtuluş, firar, selamet, emniyet, can simidi.

ARADA: عرض

Bir şeyi diğer bir şeye arz etmek, göstermek, takdim etmek, sunmak, sergilemek, teşhir etmek, isabet etmek, gözden geçirip haline bakmak, bir şeyden yüz çevirmek, geri dönmek, uzunluğun zıddı enine doğru genişlik, yan-kenar, bulut, bir şeye yapılan engel, arzuhal, dilekçe,  yarışmak, zahir olmak, şahsiyet, şeref, eşya , meta, mal hırsı, ganimet,

CENEBE :جنب

Uzaklaştırmak, itmek, ters çevirmek, özlemek, meyletmek, bir şeyden uzak olmak, kaçınmak, çekinmek, yabancı, ecnebi, boyun eğmeyen, taraf, yan, etraf, cihet. bir şeyin sağ veya sol tarafı, Cünüplük, cenabet , bir şeyin çoğu, karşılığı, insanın yanı/ sağı/ solu.

BERRA:بر

Doğru olmak, makbul olmak, revaç bulmak, vazifesini yapan, diğerlerinden ayrı durmak, ayrı dikilmek, yemine sadık olmak, rabbine itaat etmek, ana babasına itaat  edip ihsan etmek, insanlar çok olmak, toplanıp birikmek, iyiliğe nispet etmek, iş, lütuf, sahra , çöl, sıdk .şefkat, karada yolculuk,anakara, sahra, çöl, kır,

ÂDE : عاد

Geri dönmek,iade yüz çevirdiği şeye geri  dönmek, olmak, bir iş olmak, tekrar etmek, faydalı olmak, bir şeyi adet edinmek, birine bir şeyi alıştırmak, alıştırıp yetiştirmek, iyilik, ihsan, atıyye(hediye, lütuf), şefkat, menfaat, alışıla gelen iş, muntazam, bayram, varış yeri, klinik, hasta kabul yeri, Ad kavmi, ud, bayramlık hediye.

FELEKE:فلك

Israr etmek, gemi, yuvarlak ve hareketli dalga, yörünge, kendinde yıldızlar dönen gök, astronomi, dizin yuvarlağı, fakir, iplik eğirdikleri iğ, oklava, boğazda küçük dil, gidiş dönüşü, yuvarlak, yuvarlaklaşmak, dairesel bir şey, ısrarcı, sebat etmek, gemi, Ark, yıldızların yeri, göksel küre, egemenlik, , gökyüzü, dönme, çemberleme, devre, gitme ve geri, bir kargaşa durumu, bir milin burgusu,

BEHARA:بحر

Deniz, yeri yarmak, çukuru genişletmek, korkudan şaşırmak, hastalıktan suya doyamamak, denize açılmak, ilim servet  vs.de derinleşmek,  okyanus, buhran, krizi koma, geniş yer.

BAĞIYE: بغي

 Ne olduğunu anlamak için iyice bakmak, haddi aşmak, ileri gitmek, yanlış haksız davranmak, azgınlık etmek,  istemek, arzu etmek, aramak, uygun olmak, layık olmak, gerekmek, yakışmak, isyan , kibir, fesat, çok yağmur, kanundan dışarı taşmak, haktan ayrılmak, istemek, zulüm, kendi için bir şeyi istemesini arzulamak, cinayet, suç.

MESSE:مس

Eliyle dokunmak, birine hastalık yada ihtiyarlık gelmek, birini bir şeye mecbur etmek dokundurmak, dokunan şey, masaj, hissedilebilen,   El ile bir şeyi karşılamak veya dokunmak ya da hissetmek, rahatsızlık , rahatsız edici olmak, başarmak zordur.

VEKELE:وكل

Bir işi tamamen birine sipariş edip ısmarlamak, birini kendi görüşüne, haline terk etmek, birini vekil kılmak, bir işte birine itimat edip  güvenmek, bir işte aciz olduğunu gösterip onu yapmayı başkasına verip güvenmek, güven, itimat, tevekkül, vekillik, bekçi,  vekalet, temsilci, koruyucu,

 

RAHEME:رحم

Birine merhamet etmek esirgemek,  affetmek, bağışlamak, rahim, akraba , akrabalık bağları, hayır iyilik ve nimet, severek ve acıyarak korumak, merhamet, rahmet edilene iyilik yapmayı gerektiren bir hassasiyet/duyarlılık, incelik, duyarlılık, ihsan, rahim, döl yatağı, akrabalık,  yakınlık, birinin hükmü altında olmak, Rahman-rahmeti bol olan, esmaül hüsnadan, merhum, rahmetli.

ZECEVE : زجو

Bir şeyin gitmesiiçin itmek,sürüklemek, değersiz olması,sürüp ilerlemek, yürütmek, az değer verilmesi, rüzgarın bulutu itmesi

RÂHA: راح

Geceleyin gitmek yahut gelmek, hayvanlar akşama doğru yahut gece ağıllarına girmek, bir işi iki kişi nöbetleşe yapmak, gün şiddetli rüzgarlı olmak, sevinmek, neşelenmek, bir işi elini çabuk tutarak yapmak, nefes almak, Allah merhametiyle birini beladan kurtarmak, dinlenmek, bitki büyüyüp gelişmek, kibirlenmek, cömert, can, ruh, nefis. esintili rahat yer.

HASEFE: خسف

Bir yer yere göçmek, ay vs. tutulmak, bir şey eksilmek, pınarın suyu çekilmek, tavan çökmek, üzerindekilerle yere göçmek,  yerin dibine geçmek, zayıflamak, zelil kılmak, horlamak, rengi değişmek, gözü çıkmak- ziyası yok olmak,  birine hoşlanmadığı kaçtığı şeyi yüklemek, noksan, eksik.

KASAFE : قصف

Bir şeyi kırmak, insanlar bir birini  izdihamdan kırmak, bombardıman etmek, gök şiddetle gürlemek, yeme- içme eğlenceye dalmak, bir şey gevşek ve zayıf olmak, azimsiz, bir şey hali üzerine bırakıp terk etmek, sel aniden belirmek, diş kırılmak.

TÂRA : تار

Su akmak, birkaç defa yapmak, gözlerini  dikerek dikkatle bakmak, vakit, zaman, kere, defa, elçi, sefir.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu