Okuyuş

İSRA SURESİ 74-79 . AYETLER

İSRA SURESİ 74-79 . AYETLER

28.07.2020

وَلَوْلَٓا اَنْ ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدْتَ تَرْكَنُ اِلَيْهِمْ شَيْـًٔا قَل۪يلًاۗ(74

 

اِذًا لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يرًا(75

 

وَاِنْ كَادُوا لَيَسْتَفِزُّونَكَ مِنَ الْاَرْضِ لِيُخْرِجُوكَ مِنْهَا وَاِذًا لَا يَلْبَثُونَ خِلَافَكَ اِلَّا قَل۪يلًا(76

 

سُنَّةَ مَنْ قَدْ اَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنْ رُسُلِنَا وَلَا تَجِدُ لِسُنَّتِنَا تَحْو۪يلًا۟(77

 

اَقِمِ الصَّلٰوةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ اِلٰى غَسَقِ الَّيْلِ وَقُرْاٰنَ الْفَجْرِۜ اِنَّ قُرْاٰنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا(78

 

وَمِنَ الَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِه۪ نَافِلَةً لَكَۗ عَسٰٓى اَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا(79

74) Ve eğer biz sana sebat vermemiş olsa idik az kalsın sen onlara biraz meyledecektin.

75)  Ve o takdirde biz sana muhakkak hayatın da katmerli, mematın da katmerli acısını tattırırdık, sonra bize karşı kendin için hiç bir yardımcı bulamazdın.

76) Ve az daha seni bu arzdan çıkarmak için iz'ac edeceklerdi ve o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklardı.

77) Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizin de yasası/sünneti. Bizim yasamızda/sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın.

78) Güneşin sarkmasından/aydınlanmasından gecenin kararmasına kadar salatı ikame et ve fecr/güneşin doğmasından önce  Kur'ân'ını/okuyuşunu da unutma. Çünkü fecrin okuyuşu şahitlendirilmiş oldu.

79)  Gecenin bir kısmından uyanarak, sana mahsus fazladan/nâfile olmak üzere, namaz kıl! Böylece Rabbinin seni, övülmüş bir makama ulaştırması umulur.

Kelime Açıklamaları

KÂME: قام

Dikilme ayak üzerinde kalmak, düzelmek, bir iş icra etmek, yürütmek, dosdoğru olmak, devamlı ve sabit olmak, hak zahir ve sabit olmak, bir şeyin direği nizamı, namazda ayakta durma, kıyamet, adaleti ayakta tutan.  her şeyi koruyan tutan esmaül hüsnadan, hükümran, makam, meclis, uygulamak, idareci, bir şeyin kıymeti değeri, durma, ikamet, ikamet yeri, istikamet,  vadini tamamlamak, sözünü tutmak, doğrulmak, kavim, topluluk, reis, başkan, idareci, tam ve kamil.

VECEDE: وجد

 İstediğini bulmak, elde etmek, bilmek, üzülmek, öfkelenmek, zengin mal sahibi olmak, kainat, yaratmak.Kaybettiklerini bulmak, algılamak, elde etmek, herhangi birini veya herhangi bir şeyi bulmak.

HÂLE: حال

Bir halden diğer hale geçmek, değiştirmek, bir şeyin değişime uğrayıp başkasından ayrılması, üstünden bir yıl geçmek, çevirip kuşatmak, bir şeyin dolayı, çevresi, iki şey arasındaki engel, ayrılık, imkan, perde germek, tuzak, takriben.*

HAMEDE : حمد

Övmek, razı olmak, hakkını ödemek, teşekkür etmek, bir şeyi takdire layık yapmak, darılıp öfkelenmek, şükür, rıza, hoşnutluk,

KÂDE- KEVEDE : كاد

Men etmek, bir işi yapayazmak, işi işlemeye yakın olmak, az kalsın, neredeyse, hiç, bir şeyi biriktirip küme yapmak, ihtiyarlıktan titrek olmak, önem vermemek, tuzak, kurnazlık, düzen, hile, kandırmak.

LEBESE: لبث

Bir yerde eğlenip durmak, yerden ikamet etmek , ona bağlı kalmak, birini gecikmiş bulmak, yolda vs.de çok kere duran kişi, kurup çekmesi zor olan yay. gecikmek, katlanmak, kalmak, duraklatmak, beklemek ,durdurmak

ŞEHEDE: شهد

Şahitlik etmek, bilmek, yemin etmek, gözüyle görmek. Bir mecliste hazır bulunmak, kesin olarak haber vermek, muttaki olmak, yemin etmek, , şehit olmak, delil şehadet, ikrar.

ZÂKA:ذاق

Tatmak, tadına bakmak, denemek, hissetmek, tutmak

RAKENE: ركن

Meyletmek , bir şeye samimi olarak yönelmek, ikamet etmek, sakin olmak, dayanmak,  vakarlı olmak, olgun olmak,birine dayanmak, baş vurmak, itimat etmek, muhtar, kabile reisi, hava-ateş-toprak-su elementleri, leğen , kurmay subaylar.

ZAAFE:ضعف

Kuvvetin zıddı, zayıflık, güçsüzlük, sayılarını çoğaltmak, bir şeye bir mislini ilave etmek, zayıflatmak, ezmek,  zillete düşmek, bir şeyin misli, katı, bir şeyin ziyadesi, korkak, harfi tekrar etmek, hastalığın komplikasyonları.

SEBETE:ثبت

Durmak sabit olmak, devam etmek, bir şeyin hakikatini anlayıp bilmek, direnmek, ispat ve tesbit etmek, sağlam, işinde ihtiyatlı tedbirli olmak.Uyumak, cumartesiye girmek, rahat etmek, sakin olmak, bir şeyi kesmek, hafif uyku. pek akıllı dahi kişi, koma, zamandan bir parça, gece ve gündüz.

SENNE: سن

Bıçağı bilemek, yolda yürümek, bir işi izah ve beyan etmek, sünnetiyle amel etmek, amel etmek, uymak, dişlenmek, yola süluk etmek, yüzün görünen yeri yahut dairesi, siret, tarikat, tabiat, cibillet, şeriat,  şeriatta sünnet, diş bilemek, diş, yönelinen yol, yüz çehresi, yasa, değişim.

FEZEZE : فزز

Uzaklaşmak, vaz geçmek, birinin içine korku koyarak yerinden rahatsız etmek, yalnız kendi başına kalmak, galip olmak, yara sulanıp içine akmak, bir şey sebebiyle alev gibi yanıp kararsız olmak, birini yerinden çekip atmak, korkmak, korkutup ürkütmek, yerinden oynatmak, sürüp çıkarmak, buzağı.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu