Okuyuş

KEHF SURESİ 50-53. AYETLER

KEHF SURESİ  50-53. AYETLER

24.11.2020

وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ اَمْرِ رَبِّه۪ۜ اَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُٓ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُون۪ي وَهُمْ لَكُمْ عَدُوٌّۜ بِئْسَ لِلظَّالِم۪ينَ بَدَلًا(50

 

مَٓا اَشْهَدْتُهُمْ خَلْقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلَا خَلْقَ اَنْفُسِهِمْۖ وَمَا كُنْتُ مُتَّخِذَ الْمُضِلّ۪ينَ عَضُدًا(51

 

وَيَوْمَ يَقُولُ نَادُوا شُرَكَٓاءِيَ الَّذ۪ينَ زَعَمْتُمْ فَدَعَوْهُمْ فَلَمْ يَسْتَج۪يبُوا لَهُمْ وَجَعَلْنَا بَيْنَهُمْ مَوْبِقًا(52

 

وَرَاَ الْمُجْرِمُونَ النَّارَ فَظَنُّٓوا اَنَّهُمْ مُوَاقِعُوهَا وَلَمْ يَجِدُوا عَنْهَا مَصْرِفًا۟(53

 

50.  Meleklere: "Adem'e secde edin!" demiştik; secde ettiler, yalnız İblis etmedi. O cinlerdendi, Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Şimdi siz, benden ayrı olarak onu ve onun zürriyetini evliya mı ediniyorsunuz? Oysa onlar, sizin düşmanınızdır. Zalimler için ne kötü bir değiştirmedir.

51.  Ben onları ne göklerin, yerin, yaratılmasında ve ne de kendilerinin yaratılmasında hazır bulundurdum; yoldan şaşırtanları kendime yardımcı edinmiş de değilim.

52.  O gün der ki: "Benim ortaklarım zannettiğiniz şeyleri çağırın! İşte çağırdılar ama, kendilerine cevap vermediler. Ve biz onların aralarına tehlikeli bir uçurum/aşılmaz bir engel koyduk.

53.  Suçlular ateşi gördüler, artık içine düşeceklerini iyice anladılar, fakat ondan kaçacak bir yer bulamadılar.

Kelime Açıklamaları

NÂRA: نار

Bir şey parlamak, aydın olmak, bir hususu açıklamak, aydınlatmak, yol göstermek ,ateş görmek, ateş, bozguna uğrayıp  yenilmek, fitne, münevver (tenvir edilmiş, nurlandırılmış, aydınlatılmış, ışıklı. Aydın, Aydınlatılmış, büyük yangın, Cehennem, ateşli, yakıcı, kızgınlmış,

CENNE: جن

Gece kararmak, kefenlemek, örtmek, kapatmak, akıl zail olmak,  , bitki uzayıp kalınlaşmak, karanlık basıp örtmek, cin, saklanmak, gizlenmek ,cinnet, cenin,  bir çeşit yılan, kalp, her şeyin içi, gizli iş,  ruh, gençliğin başlangıcı, kabir, ölü, kalkan, siper, kadının baş ve yüz örtüsü, cennet, küçük bahçe.

FESEKA: فسق

Hak yoldan çıkmak, günah işlemek, doğru yoldan sapmak, fasık kabul etmek, isyan eden, zani, fıskiye, fare, özünden ayrılmak, taze hurmanın kabuğundan ayrılması.

VEKAA : وقع

Düşmek, söz etkilemek, bir iş vuku bulmak, işe koyulmak, düşürmek, birini tehlikeye düşürmek, biriyle muhabere yapmak, olay ,vuku bulan şey, çarpışma, şiddetli hadise, musibet

ZANENE: ظن

Bir belirtiden meydana gelen şey, bu belirti güçlendikçe ilme götürür, çok fazla zayıflayınca vehime götürür, sanmak, sezmek, zan, itham etmek, töhmet, güvenilemeyen,  hayrı az kişi.

ŞEHEDE: شهد

Şahitlik etmek, bilmek, yemin etmek, gözüyle görmek. Bir mecliste hazır bulunmak, kesin olarak haber vermek, muttaki olmak, yemin etmek, , şehit olmak, delil şehadet, ikrar.

ZERRA: ذرر

Toprak vs. yi saçmak, tohum ekmek, bitki ucunu yerden çıkarmak, güneş ışığında görünen tozcuklar, nesil, zerre, otom, molekül, zürriyet, iyon, göz otu, sürme.

CÂBE: جاب

Kuş yere süratle düşmek,  kayayı delmek, sualine cevap vermek,karşılık vermek, kabul etmek, ihtiyacını isteğini karşılamak, karşılıklı sorulara cevap vermek, karanlık kaybolmak, duasını kabul edip hacetini gidermek, cevap.

SARAFE: صرف

Bir şeyi çevirmek, bir halden başka hale çevirmek,  döndürmek, işçiye yol vermek, harcamak, kelimeleri birbirinden çekim yapıp türetmek, açıklamak, beyan etmek, tekrar tekrar açıklamak, izah etmek,  işe yön vermek, idare etmek,  ayrılmak, vazgeçmek, terk etmek, sarraf, halis, sırf, kırmızı boya, kurşun, tecrübeli görmüş geçirmiş, tövbe, köpüğü durulan –sakinleşen süt.

NEDEYE: ندى

Bir cemiyet, kulüp vs.de toplanmak, mecliste birlikte oturmak, birini çağırmak,  müşavere etmek, sırrını açmak, ifşa etmek, toplantı yeri, kişinin ehli aşireti, taraf, ses, sesin yükselmesi, çağrı, münadi, tellal, bağıran, ses uzak gitmek ve güzel olmak, rutubet, ıslaklık.

BELESE : بلس

Ümitsiz olmak, şiddetli zorluktan doğan üzüntü, iblis, şiddetli sıkıntıya düşüp sustuğu ve kendini ilgilendiren şeyleri unutan kişi, tükeniş, hayret etmek ve dehşete düşmek, üzüntü ve kederden susmak, hayrı az olmak, plastik, yüzünü ekşitmek,

ADADE : عضد

Yardım etmek, birinden yardım muavenet dilemek, kuvvetlenmek, bir şeyi koltuğuna almak, ağacı budamak, tahra ile ağacı budamak, kolçak, tahra, satır, yolun bir tarafı, kapının iki yan dilmeleri, pazı, kolları kalın pazılı olmak, tarlanın hudutları.

EDEME : ادم

Âdem (A:S), insan, kişi, adam, aralarını düzeltmek, iki şey arasını bulmak, ekmeği katığa bulamak, esmerliği artmak, örnek olmak, hısımlık, yakınlık, vesile, ülfet, muvafakat, her şeyin zahiri, deri, esmer adam, akıl-anlayış ve düşünce bakımından diğer yaratılanlardan üstün olan.

VEBEKA : وبق

Helak olmak, hapsetmek, alıkoymak, zelil kılmak, tehlikeli yer, randevu yeri, cehennemde bir vadi, iki şey arasındaki engel, büyük günahlar.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu