Okuyuş

KENDİNİ BİLMEK

KENDİNİ BİLMEK

05.09.2021

 

Gezip dolaşmıyorlar mı ki! Nefsini ilahlaştıran ve nice insanlara zulmedenlerin diyarlarında gezip dolaşmıyorlar mı? Onların sonu nasıl olmuş ibret almıyorlar mı?  Nemrutlar - Firavunların o görkem, şaşaa, debdebeli hayatları sadece bir ses ve bir dalga ile yerin dibine gömülmüş. Firavunu denizin dibinde asırlarca ibretlik bırakmış.

Gezip dolaşmıyorlar mı? Saddam - Kaddafi nasıl da zulmetmişlerdi kendi halklarına, sonuç acınacak hâlde yok olup gittiler. Hitler övgülerle mi anılıyor tarihte? Bunları göz önüne alarak aklımızı kullanmalıyız, Rabb’imiz de aklımızı kullanmanın yollarını gösteriyor, tavsiye ediyor.

TAHA/128: “Şimdi yurtlarında gezip tozdukları, kendilerinden önce yaşayıp gitmiş olan nesillerden bir nicesini cezalandırmış olmamız onların aklını başına getirmedi mi? Şüphesiz bunda, kendisini kötülükten koruyan bir akla sahip olanlar için alınacak dersler vardır.”

Akıntıya kapılma, sabırlı ol, Rabb’inin yasası tıkır tıkır işler, işliyor. Sen güneş doğmadan, güne başlamadan Rabb’inle istişare et. Aklını ona yükselt. Onunla korunmaya gir, özünü ona teslim et. Gündüzün etrafında, öğlen günün ortasında ve ikindin vücut yorulmaya başlayıp dikkat dağılırken ona seslen “Rabb’im seninleyim beni koru, balçıktan olan nefsim kayıvermesin. Şu kendilerine fazlalıklar verdiklerine imrenip onlara ulaşmak için yanlışlar yapmayayım, onlarla yarışa girmeyeyim.”

Ve güneşin batışı, gecenin ilerleyen saatleri, akşam ve yatsı yani günün sonu... Özünü öz eleştiriden geçirme zamanı. Allah’ın elçisi önderimiz, örneğimiz Hz. Muhammed (s.a.v) yaptığı gibi…  Bugün neler yaptım, neleri doğru, neleri yanlış yaptım? Doğrularımı örnek edinip yanlışlarımdan yol yakınken dönüp uzaklaşırsam hem kendim hem Rabb’imin hoşnutluğunu kazanırım.

TAHA/130: “O hâlde dediklerine sabret, güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabb’ini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kısım vakitlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnutluğa eresin.”

Allah insanoğlunu öyle mükemmel yaratmış ki. Sürekli yenilenen, çalışan, üreten zihin, beden, hücreler… Vücut hareket ettikçe canlanır, yenilenir ve güçlenir. Tam tersine hareketsizlik bitirir, öldürür. Bunun en bariz örneğini hareketsiz yatmak zorunda kalan yatalak hastalarda görürüz. Yattıkça çürüyen, delinen, işlevini kaybeden bedenler... Zihni/beyni çalıştırdıkça, okudukça, ürettikçe açılıyor, genişliyor. Üretmeyen beyin duruyor, küçülüyor ve unutuyor. Geçmişin içinden çıkamıyor ve sonuç: alzeymır. Hücrelerimizde de durum pek farklı değil. Yerinde gereği gibi kullanılmayan hücreler -ki sonuçta insan hücrelerden oluşuyor- ya yok oluyor ya da asileşip yani işlevini değiştirip kanser vs.  gibi hastalıklara dönüşüveriyor.

Allah insanı çalışan, üreten, akleden bir varlık olarak yaratmış. Bunu da bize sık sık ayetleriyle soruyor. Akletmez misiniz? Aklınızı kullanmayacak mısınız? Aklını kullananlarda delililer var diye.

YUNUS/100: “Allah´ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah; pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.”

Aklını kullanan, olaylara Kur’an ve akıl süzgeciyle bakarak hayatını idame edenlerden olma ümidi ve duasıyla…                                                                                                       HANİGÜN