12.11.2019
اَلَّذ۪ينَ تَتَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ ظَالِم۪ٓي اَنْفُسِهِمْۖ فَاَلْقَوُا السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِنْ سُٓوءٍۜ بَلٰٓى اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Nefislerine zulmederlerken meleklerin, vefat ettirdiği kimseler; "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk!" diye teslim olurlar. "Hayır, Allah sizin yaptıklarınızı biliyor."
Kelime Açıklamaları
ZALEME: ظلم
Zulüm etmek, hakkını noksan vermek, bir şeyi yerinden başka yere koymak, malını gasp etmek, doğru yoldan sapmak, gece kararmak, karanlık olmak, zulmetmek, hakkını yemek, zulüm, , nereden geleceği bilinmeyen çapraşık iş, karanlığa girmek.
VEFEYE-VEFÂ:وفي
Sözünü vadini yerine getirmek, nezrini(adağını) yerine getirmek, bir şey tamam ve çok olmak, tam ölçmek, bir şeyin üzerine çıkmak, Allah birinin ruhunu kabzetmek, vefat ettirmek, müddeti tamamlamak, Fatiha suresi, sözünde duran, emin, muhlis, borcunu ödemeye gücü olan
SÂE:ساء
Birinin hoşlanmadığı iş yapmak, başına kötü bir hal gelmek, kötü sanmak, bir işten tiksinmek, kerih görmek, ateş, günah, suç, kusur, ayıp, noksan, çirkin, kötü huy, kaygılanmak, kırmak, üzmek, acı vermek, çektirmek, tasalandırmak, mahzun etmek, müteessir olup gücenmek, bela, kabahat, keder.
Önceki
Sonraki