Okuyuş

YUSUF SURESİ 65. AYET

YUSUF SURESİ 65. AYET

31.12.2018

وَلَمَّا فَتَحُواْ مَتَاعَهُمْ وَجَدُواْ بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ إِلَيْهِمْ قَالُواْ يَا أَبَانَا مَا نَبْغِي هَذِهِ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ إِلَيْنَا وَنَمِيرُ أَهْلَنَا وَنَحْفَظُ أَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَعِيرٍ ذَلِكَ كَيْلٌ يَسِيرٌ ﴿٦٥

Zahire yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. Dediler ki: "Ey babamız, daha ne istiyoruz? İşte sermayemiz de bize geri verilmiş! Yine ailemize yiyecek getiririz. Kardeşimizi koruruz, bir deve yükü de fazla  alırız. Bu, kolaylaşan bir ölçüdür."

Kelime Açıklamaları

ZÂDE : زاد

Artmak, çoğalmak, müzayedede fiyat artmak, zait yeterinden fazla, gerekli değil, apandisit çıkıntısı, apandisit, diyafram, ziyade, ilave, fazla artırma, ileri gitme.

VECEDE: وجد

 İstediğini bulmak, elde etmek, bilmek, üzülmek, öfkelenmek, zengin mal sahibi olmak, kainat, yaratmak.Kaybettiklerini bulmak, algılamak, elde etmek, herhangi birini veya herhangi bir şeyi bulmak.

BAĞIYE: بغي

 Ne olduğunu anlamak için iyice bakmak, haddi aşmak, ileri gitmek, yanlış haksız davranmak, azgınlık etmek,  istemek, arzu etmek, aramak, uygun olmak, layık olmak, gerekmek, yakışmak, isyan , kibir, fesat, çok yağmur, kanundan dışarı taşmak, haktan ayrılmak, istemek, zulüm, kendi için bir şeyi istemesini arzulamak, cinayet, suç.

KÂLE: كال

Buğday vs.yi ölçmek, parayı tartmak, bir şeyi diğer şeyle mukayese etmek, korkak olmak, ölçmek, ölçme sanatı, ölçenin ücreti, cenkte geride duran tabur, yüksek yer, çakmaktan çıkan alevsiz kıvılcım

BEDEA: بضع

Ticaret için toplanan çok mal,ticaret malı, sözü açıklamak, şerh etmek,kanmak, doymak, bir şeyi sermaye yapmak,evlenmek, üçten dokuza kadar olan sayılar, geceden bir bölüm,mehirada, kara parçası, ortak, cerrah bıçağı, neşter.

FETEHA: فتح

Kapıyı açmak, anahtar, kilit açacak, hazine, define, açık, açılmış, fetih olunmuş, bir şeyi açıp genişletmek, öğretmen yol göstermek, fethetmek, zapt etmek, insanlar arasındaki anlaşmazlığı hükme bağlamak, Fatiha süresi, Nusret, yardım , medet, imdat. Açık fikirli, fatih.

MÂRA: مار

.Ehli eyali için rızık hazırlamak, ilacı eritmek, ailesine rırız getirmek, yünü atmak didmek, zahire çekmek, sefer vs. için azık toplamak.

BEARA: بعر

Deve kısmı büyüyüp biniş ve yük taşımaya müsait olmak, beş yaşına girmiş deve, eşek.  

YESERA: يسر

Birinin solundan gelmek, kolay olmak ya da kolaylaşmak, küçük, önemsiz miktarda olmak, bir şey az olmak, az şey, hakir, kumar oynamak, yumuşak olup boyun eğmek, iş kolay olmak, yumuşak, zengin olmak, soğuk olmak, hazırlanmak, solak, sol taraf, muvaffakiyet, hakir kumarcı, daima kumar oynayan adam.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu