CENEYE : جني
Günah işlemek, günaha sürüklenmek, meyve koparmak, meyve olgunlaşıp devşirme zamanı gelmek, hurmayı aşılayan, üzüm, mantar, ot, yaş hurma, suçlu, suça irtikap eden, bir adama işlemediği suçu atmak.
Günah işlemek, günaha sürüklenmek, meyve koparmak, meyve olgunlaşıp devşirme zamanı gelmek, hurmayı aşılayan, üzüm, mantar, ot, yaş hurma, suçlu, suça irtikap eden, bir adama işlemediği suçu atmak.
Gece kararmak, kefenlemek, örtmek, kapatmak, akıl zail olmak, , bitki uzayıp kalınlaşmak, karanlık basıp örtmek, cin, saklanmak, gizlenmek ,cinnet, cenin, bir çeşit yılan, kalp, her şeyin içi, gizli iş, ruh, gençliğin başlangıcı, kabir, ölü, kalkan, siper, kadının baş ve yüz örtüsü, cennet, küçük bahçe.
Suyu yudumlayarak içmek, devenin sütü az olmak, suyu soluk almadan içmek, kalınlaşmak, suyu zorlukla içmek, gazabı yutmak, bir şey olmayan dümdüz kumluk, yutkunmak, ölümden dönmek.
Toz toprak vs.yi süpürüp götürmek, çoğunu götürüp gitmek, helak etmek, kürek, uğursuz, obur- çok yiyen, sık ve sarmaşık ot, bolluk, yar, uçurum, sel suyunun kazdığı yer, veba, muhtaç, perişan.
Kesmek, yününü kırkmak, kazanmak, günah işlemek, günah, hata, cürüm ve töhmet isnat etmek, suçlu. Bir şeyi kesmek, bir şey kazanmak, insanı suç işlemeye teşvik etmek, kınamak, suç / günah işlemek, itaatsizlik davranışını yapmak, açık olmak, bir şeyi tamamlamak , bir şeyi sona erdirmek ya da bitinceye kadar bir şey getirmek için [tamamlandıktan sonra].
Su akmak, kendi akışıyla akıp giden şey, birden akmak, seyretmek, yürümek, bir işte yetkili kılınan elçi, vekil göndermek, yürürlükteki gelenek, bir şeyde yarış yapmak, tedavülde olan, câri, akan, cereyan.
Yer bitkisiz kurak olmak, sert ve katı olmak, kuru ve kalın yer, çabukça yemek, öldürmek, kesmek, köklemek, helak etmek, kıtlığa uğramak, birbirine kötü şaka yapmak, demir, direk, sütun, çöl, kurak yer.
Diz üstü oturmak, ayak parmakları üzerine oturmak, diz çökertmek, şahıs, miktar, ceza, toprak veya taş yığını, ateş, köz, ceset, beden, bir şeyin ortası, kabir, mezar üzerindeki toprak yığını, minder.
Kan kurumak, safranla boyamak, cisim, beden, kurumuş kan, İsrail oğullarının taptığı buzağı, stereoskop, cismani, vücut, ithaf etmek, cisimleştirmek.
Kımıldamamak üzere oturmak, göğsü üzere çöküp oturmak, ölene kadar hapsetmek, kabus uykuda basan ağırlık, ahmak cahil kişi, ceset, kişi şahıs, yemek mideye ağır gelmek.