Okuyuş

Kelimeler

DALLE:ضل

Yoldan sapmak, yanılmak,  yolunu kaybetmek, haktan sapmak, hata etmek, zayi olmak, mahvolmak, bir şeyi yitirmek saptırmak, suyu salmak, batıl, sehven veya amden doğru yoldan çıkış, bilinçsiz yapılan davranış, şaşkınlık, kayıp, yitik, kaybolmak.

DÂME: دام

Bir şey devamlı ve karalı olmak, hareketli şey sakin olmak durmak, bir şeyi daimi eylemek, devamlı, ısrar etmek, sebat etmek, daimi, deniz.

DÂNE: دان

Din edinmek, zelil olmak, boyun eğmek, borç vermek- almak, yol, anlayış, yaşam tarzı, Yaklaşmak, dünya, alem, minimum, arz, yaklaşan , yakın,  bedel, ceza, din, ibadet, saltanat ve idare.

DÂRA: دار

Bir şeyin etrafını tavaf etmek, daire şeklinde hareket etmek, dönmek, dolaşmak, birini bir işten çevirmek, alıkoymak, terk ettirmek, daire, bir şeyi ihata çepeçevre çeviren şey, halka, hezimet, mağlubiyet, felaket, konak, saray ,ev,belde, yurt, şehir.

DARÂ: درا

Def etmek, savmak, yıldız parıldamak birini kovmak,  aldatmak, pusu yeri edinmek belirsiz bir yerden aniden çıkıvermek

DARAÂ: ضرع

Çocuk anasını emmek, zelil olmak, boyun eğmek, zayıflamak, yalvarmak, niyaz etmek, bir şeye gizlice varıp yaklaşmak, güneş batmaya yüz tutmak, küçük çocuk, mütezelli kimse.

DARABE: ضرب

Vurmak, bir şeyi diğer bir şeye vurmak, bir kimseyi salıvermeyip tutmak, mühürlemek, şekil, çarpma, vurma, darbı mesel, anlatım, misal, gaza ticaret vs. için diyardan çıkıp gitmek, geçip gitmek, ifsat etmek, çalkanmak, eliyle işaret etmek, aralarını bozmak, yeryüzünde yürümek ayağı yere vurmak, yolculuk, nefesli çalgı çalmak.

DARARA:ضر

Zarar vermek, mecbur etmek, bir şeye icbar etmek, zorlamak, mala nefislere isabet eden noksan ve hasar, ziyan, hastalık, sıkıntı, darlık, özür, zaruret, meşakkat, zorunlu, fakirlik, hastalık, kötü durum, darlık.

DEBBE:دب

Debelenen her şeyi içine  alan bir isimdir, bütün canlılar, hayvan vs. yavaş sessiz yürümek, emeklemek, bir şeyi sirayet ettirmek, akıtmak, yüzde ilk çıkan tüy- kıl, yol, hükümdar memleketi adaletle yönetmek

DEBERA : دبر

Ölmek, peşinden gitmek, geride bırakmak, bir işin akıbetini düşünüp taşınmak, başında göremediğini sonunda görüp anlamak, hezimet, her şeyin sonu, sırt, arka, sonu, encamı, işi idare etmek, sonu düşünmek, tedbir almak