Okuyuş

Kelimeler

DEEBE: داب

Bir iş vs.ye sarılarak devam ederek çalışıp gayret etmek, kovup çıkarmak ve götürmek, adet edinmek, adet, hal, durum, gece ve gündüz, ay ve güneş, çadır dikmek- kurmak,  davarı şiddetle sürmek.

DEFEA : دفع

Kuvvetle def edip itmek, uzaklaştırmak, izale etmek, reddetmek, sözü delillerle çürütmek, savunma, himaye etmek.

DEFEE: دفء

Isınmak, ısıtacak bir şey giymek, elbise ile ısınmak, pek sıcaklık, suhunet, sıcak yer, ısınma aleti (soba vs.), yaz zahiresi, kalorifer, omuzları öne eğik olmak, çok bahşiş vermek, insanlar biriktirmek, toplamak.

DEHALE: دخل

Bir yere girmek, içeriye sokmak, nüfüz etmek, birini ziyaret etmek çıkagelmek, içi fasit olmak, bir yere gitmek, karışmak, bir şeyin içi iç yüzü, insanın niyeti,mezhebi, giriş, misafir, iç işleri bakanlığı.

DEHARA : دحر

Kovmak, uzaklaştırmak, defetmek, mağlup olmuş, bir şeyi yuvarlamak, çevirmek, çok sert, katı.

DEHARA:دخر

Küçülmek, önemsiz olmak, boyun eğen küçülüp önemsiz olan,sürünerek gelmek, saklamak, hor, hakir.

DEHAZA : دحض

Delil –hüccet batıl olmak, batıl delil, kaygan yer, sürekliliği olmayan, çürük, güneş batmaya yüz tutmak, ayağı sürçüp kaymak, delil ve hücceti iptal etmek, ortadan kaldırmak.

DEHENE : دهن

Yağlamak,  örtmek, sıvamak, kaplamak, yağın tortusu, konulduğu kap, yağlı, yağ  ile ilgili, nazik, kibar davranmak, güzel sözlerle kandırmak , yağlamak, krem,, merhem, deriye cilde sürülen yağ, vernik, boya, ikiyüzlü davranmak, kandırmak, oyuna getirmek, dalkavuk.*

DEKKE : دك

Bir şeyi ufaltmak, itmek, yerle bir edip düzlemek, kuyuyu toprakla örtmek, iri ve yumru şey, tam gün, küçük dağ, ölüyü gömmek, düz yer, ova.

DELÂ: دلى

Kuyuya kovayı sarkıtmak, birine yumuşaklıkla nazikçe davranmak, yaklaşmak, yakın olmak, salınıp sarkmak.