Okuyuş

Kelimeler

DELEKE : دلك

Güneşin batıya yönelmesi, güneş semanın ortasından batıya yönelmek yahut zevale varmak veya sararmak, bir şeyi elle oğmak, masaj yapmak, akıllandırıp te’dip edip  olgunlaştırmak, borçluya mühlet vermek, koku vs. sürmek, bir huyla tabiatlanmak, sabırda galebe etmek, büyük iş.

DELEKE : دلك

Güneşin batıya yönelmesi, güneş semanın ortasından batıya yönelmek yahut zevale varmak veya sararmak, bir şeyi elle oğmak, masaj yapmak, akıllandırıp te’dip edip  olgunlaştırmak, borçluya mühlet vermek, koku vs. sürmek, bir huyla tabiatlanmak, sabırda galebe etmek, büyük iş.

DELELE : دلل

Yol göstermek ve kılavuzluk yapmak, kendisiyle bir şeyin bilgisine ulaşılan şey, delalet, işaret, delil, mürşit, şahit, indeks, irşat, alamet, şımarmak, yolu bilmek, tanımak, birine yağcılık etmek, pohpohlamak ihtimam göstermek, tellal, güçlendirmek, sağlamlaştırmak, naz, işvelenme.

DEMEA: دمع

Göz yaşı dökmek, yaş boşanmak, cerahat, kan akmak,  yağmur yağmak, kap dolmak, kabı taşıncaya kadar doldurmak.

DEMEĞA : دمغ

Beyin, başı dimağa kadar yarmak, güneşin ısısı beyne tesir etmek, beyni dağıtan taş, haksız suçlamayı çürütmek, aksini ispat etmek, hak, gerçek, yanlışı yalanı  yenmek , iptal etmek, inandırıcı/ ikna edici delil, kanıt, beyni parçalayan yara, hurmanın kökünden çıkan kesilmediği takdirde onu bozan tomurcuk, bir şeyi damgalamak. mühürlemek.

DEMERA:دمر

Helak olmak, helak etmek, izinsiz bir yere girmek, şerrin hücumu gibi hücum etmek, geceyi uykusuz üzüntülü geçirmek,  alçak kişi.

DEMEYE: دمى

Çıbandan kan çıkarmak, kanamak fakat akmamak, yarayı kanatmak, yakın olmak, kan, kan akrabalığı, aynı kandan, kan taşı. 

DENÂ:دنا

Dünya, yaklaşmak, bir şeyi yaklaştırmak, zor dar hayat yaşamak, işlerin büyüğünü küçüğünü araştırmak, iki şey arasında aracılık yapmak, bir birine yaklaşmak, hısımlık, akrabalık, daha yakın, alem, minimum, küre, arz

DERACE : درج

Yürümek, merdiveni çıkıp tırmanmak, bir şeyi diğer şeye sokmak katmak dahil etmek, derecelere ayırmak, gittiği yolda durmadan dinlenmeden şaşmadan gitmek, Allah birden cezalandırmayıp mühlet vermek, yazı kağıdı, dürülmüş  bükülmüş nesne, yol, arabulucu, tedrici, 

DERAE : درا

Def etmek, savmak, yıldız parıldamak birini kovmak,  aldatmak, pusu yeri edinmek belirsiz bir yerden aniden çıkıvermek, reddetmek, kabul etmemek, savuşturmak, geri çevirmek, mücadelem etmek, çarpışmak, savuşturmak, geri çevirmek, kaldırmak