Okuyuş

Kelimeler

EVVEL : لاول

Evvel, birinci, sonuncunun zıttı, başlangıç, önce, ilk olarak, tevil, bir şeyi ilmen veya kastedilen manaya çevirmek, asılda, son, netice, sonuç,  dönülen yer, merci, veyl- tehdit ve korkutma, kendini sakın anlamında

EYÂ-EYEYE: ايا

Durmak, eğleşmek, nişan, alamet koymak, kastetmek, yönelmek, işaret , ibret,  ayet,mucize, şahıs, cemaat, Kuranı kerimi meydana getiren cümlelerden her biri, bir şeyin cinsini ve türünü belirlemek, apaçık alamet, sağlamlaştırma ve bir şeyin üzerinde durmak, bilgi düzeyine göre farklılık.

EYEME : ايم

Kadın kocasız kalmak, eşini yitirmek, dul kalmak, arıyı kovandan çıkarıp bal almak için kovanın tütsülemek, uzun zaman evlenmemiş  erkek, bekar, ayıp, kusur, ucuzluk, bolluk.

EYYE : اي

(İyyâ]: Mansup muttasıl zamiri göstermek için kullanılan bir lafızdır. Bu zamir, kendisine bitiştiği zamirden kopunca, bu şekli almaktadır. Zamirin önce gelmesi durumlarında kullanılır.

EZENE: اذن

Bir şeyi bilmek, açıklamak, arz etmek, ilan etmek, dinlemek,  kulağına dokunmak değmek, birine izin vermek, müsaade etmek, namaza çağırmak, ezan okumak, hayvan ve insanlarda işitme organı kulak, kulp, kabza, müezzin, minare, ezanlık.

EZERA : ازر

Kaplamak, kuşatmak, kuvvetlendirmek, sıkıca birbirine sarılmak, bitki yeri örtüp kaplamak, bir şeyi diğeriyle aynı seviyeye getirmek, peştamal, zar vs. giymek, elbise, izar, tutturmak, iffet, Hz. İbrahim ‘in babasının adı. kuvvetlendirip  desteklemek.

EZEYE : اذى

İncitmek, eziyet görmek, zararlı, eza veren, küçük zarar, eksiklik.

EZEZE : ازز

Tencereyi kaynatmak, fokurdamak, bulut uzaktan gürlemek, teşvik etmek, tahrik etmek, suyu dökmek, sıkılmak, daralmak, karışıklık, düzensizlik, fısıltı, kışkırtmak

FÂCE : فاج

Kokusu yayılmak, gündüz soğuk olmak, develeri bölük bölük ,güruh güruh suya salıvermek, cemaat, bölük, güruh, iki tepenin  yada iki yüksek yerin aralığında olan geniş yer.

FÂE: فاء

Dönmek, gölgesi yayılmak, öfkesinden vaz geçmek, ilgi göstermek, fayda getirmek, rüzgarlar ekini hareket ettirmek, dönme, rücu etme, tam tövbe, vakit, ganimet, gölgesiyle gölgelenmek.