Okuyuş

Kelimeler

FERACE : فرج

Ayırmak,  aralamak, genişletmek, açmak, yarmak, bir, üzüntüyü, tasayı gidermek, uzaklaştırmak, gönlünü rahatlatmak, kederini hafifletmek, içini rahatlamak, yarılmak, yarık, gedik, vulva, ferç,  edep yerleri, avret yeri, ferace, dış elbise, iki parmak arasındaki açıklık, pergel, geniş açı, fırça, eğlence izleyen, seyreden, bakan, izleyici.

FERADE : فرد

 Tek ve yalnız olmak, yalnız yapmak, uzaklaştırmak, nazir siz eşsiz yegane olmak, müfret(tekil)yapmak, tek, şahıs, tabanca, eşsiz, fert, ferdiyetçilik

FERADESE : فردس

Birini hissetmek, moda yapmak, hasımlarına secde etmek, şiddetle yere sermek, genişlik, kuluçka, zengin ve çeşitli türler üretmek, bol, geniş, kapasiteli olmak, rahat olmak, geniş bir yelpazeyi kapsamak. Sepeti doldurmak , bereketli toprak, bir bahçede olması gereken her şeyi içeren bahçe, meyve bahçesi, verimli vadi, Firdevs; cennetin en güzel yeri.*

FERAĞA : فرغ

Bir işten fariğ olmak, boş olmak, yönelmek, kastetmek, ölmek, kap boşalmak, Allah kalplere sabır vermek, su dökülmek, boş, hükümsüz, tenha, boşluk, bütün çabasını harcamak, yapabileceğini yapmak.

FERAHA:فرح

Bir şeyden razı ve hoşnut olmak, sevinmek, ferahlamak. neşeli. şen, mutlu, sevinçli, içi ferahlamış, eğlendirme, sevindirme, taşkınlık göstermek, şımarmak.

FERAHE : فَرِه

Çok sevinçli. canlı, hareketli, atiklik, çeviklik, canlılık, maharet, mahir, usta.

FERAKA : فرق

İki şey arasını ayırmak, aralarını fasletmek, fark, Furkan(doğruyu yanlıştan ayırma bilinci),fırka, takım, gurup, tümen, ayırma , ayrılık, parça, bölüm, sabahın ağarması,  ayrıştırma, korkmak.

FERARA : فرر

Kaçmak, firar, sığınmak, sürat yapmak,  bir işi araştırmak, denemek, imtihan etmek, birini kaçırmak, gülmek, bir şeyin iyisi, insanların ileri geleni, güzidesi, dişleri inci gibi parlak olmak.

FERASE: فرث

İşkembe, dağıtmak, saçmak, diri insan veya hayvanın bağrına vurup bağrını dağıtmak, doymak, hamile, hamilelikten ileri gelen bulantı, işkembeyi yarıp ,içindeki fazlalıkları dökmek.

FERATA : فرط

Tefrit etti, ağırdan aldı, hakkını vermedi, kusur işledi, eksik yaptı, bir işte güçsüz kalıp kayıp vermek, ileri  öne geçmek, aşırı gitmek, şiddet, acele, bir işi unutmak, haddi tecavüz etmek.