Okuyuş

Kelimeler

HABEE : خبئ

Örtmek, gizlemek, saklamak, sır, define, gömü, tabii kaynaklar, gizli şeyleri meydana çıkaran, gizlenilen yer, barınak, sık sık gidilen yer, sığınak,  yatak, çadır, otağ, oba, ev, büyük kap, varil, fıçı, başakta ekin veya buğday tanesinin kabuğu

HABELE : حبل

 İp, sicim, iplik; kaytan, kordon, kiriş, şahdamarı, göbek kordonu, omurga, belkemiği, sarmaşık, sınırlama koymamak, ipleri gevşetmek, tuzağa düşürmek,  ikili oynamak ,kontrolsüz kalmak,  yumuşama, acıma, merhamet etmek, düzensizleşmek, düzeni bozulmak, kontrolsüz kalmak, hile, oyun, tuzak, ağ, her şeyin karışması, hamilelik,  iyi niyet göstermek, kayırmak, müsamaha göstermek, hamile olmak, gebe kalmak.

HÂBELE : خبل

Aklını bozmak, bir şeyden men etmek, hapis etmek, eksiksiz, helak, öldürücü zehir, külfet

HABERA:خبر

Bir şeyi tecrübe etmek, bilmek, denemek, imtihan etmek, haber vermek, haberleşmek, bir şeyi gereği gibi bilmek, tarihçi, toprağın yumuşak ve gevşek yeri, ekin, sedir ağacı, dağda su biriken yer, hisse, pay, fakih, uzman, eksper, bilir kişi.

HABESE: حبس

Hapsetmek, herhangi bir yere gitmekten alıkoymak, tutmak, men etmek, dolma kalem, bir şeyi diğer şeyle örtmek, ihata etmek, kaplamak, suyu tutan kap, sözde duraklamak, kendini bir şeye vakfetmek, havuz, bent, set, yatak, çarşaf, dil tutukluğu, vakıf.

HABESE: خبث

Bozuk, kötü, çirkin olmak, hileci entrikacı, kir, içteki gizli hainlik ve kötülük,  madendeki pas, cüruh, yara, hayırsız, murdar, pis, zararlı.

HABETA: حبط

Boşa olmak, fasit olmak, heder olmak, çok veya lüzumsuz yemekten karnı şişmek, ameli batıl boş olmak, kuyunun suyu çekilip kurumak, yüz çevirmek

HABETE:خبت

Yer düz ve oturaklı olmak, gizli olmak, alçak gönüllü, huşu sahibi olmak, tevazu, kalbi kırık, mütevazi, saygılı. Yer düz ve oturaklı olmak, gizli olmak, alçak gönüllü, huşu sahibi olmak, tevazu, kalbi kırık, mütevazi, saygılı.

HABEVE-HABÂ :خبو

Ateş harb vs. sönüp dinmek, ateşi söndürmek, çadırı dikmek kurmak, kendisine bir şey örtülen örtü, başağın örtüsü

HABEZE: خبز

Ekmek, ekmek yapmak, eliyle vurmak, dövmek, eti gevşeyip sölpükleşmek, bir yer alçak ve oturaklı olmak, ebegümeci, fırın, şapkalı mantar.