HANEFE:حنف
Bir şeye gereği gibi meyletmek, tam ihlaslı olmak, kararlı olmak. İbadet etmek, musluk, şerden hayra meyleden, doğru
Bir şeye gereği gibi meyletmek, tam ihlaslı olmak, kararlı olmak. İbadet etmek, musluk, şerden hayra meyleden, doğru
Bir şeyi anlamak, sağlamlaştırmak, hayvana yular-gem vs. takmak, üst damak, ağzın üst tavanı, zaman tecrübe insanın aklını görüşünü sağlamlaştırmak, geri döndürmek, uzun ömür, çekirge yerdeki bitki vs. silip süpürüp yemesi, birinin bütün malını almak, yular, esirin bağlandığı bağ, çiğnemek, karganın gagası.
Şefkatle sevinçten inlemek, ses çıkarmak, acıma, çok merhametli, rahmeti çok, sevecenlik, açık seçik yol, arzulu, ses çıkaran rüzgar yoğrulan arzu, merhamet, kalp inceliği, bereket, vakar, heybet, birbirlerine iştiyaklı olmak, özlemek, üzüntü veya.*
Sıcak şiddetli olmak,İki taş arasında pişen buzağıyıyı çevirme,koyun vs.yi kebab yapmak, pişirmek, şiddetli sıcak, şerri çok,dili kötü, hayırsız kişi, sıcak su, çok ter.
Hınzırlık yapmak, bir şey yoğun olmak, gözünün ucu ile bakmak, domuz, taş kıran balta, özellikle boyunda beliren beze-kist, domuz başı illeti, yaban domuzu, güney Afrika’da karınca yiyen, yunus balığı, kuyuya ipi ve kovayı dönerek sarkıtan aparat
Bir şey kırılmak, kuvvet düşmek, kesilmek, öküz böğürmek, bir şeyi bir tarafa meylettirmek yatırmak, aç olmak, sığır, davar, ceylan veya ok sesi, denizde akarsuyun döküldüğü yer, rektum, yumuşak düz yer, yemine ahde vefa göstermemek, bozulup kokusu değişmek.
Gözü kamaşmak, yolunu sapıtmak, bir yerde su bir tarafa akmayıp öteye beriye dönmek, hayrete düşmek, şaşırmış, tereddüt, nereye gittiği belirsiz yol, yolunu kaybeden.
Bir şeyi diğer şeye tercih etmek, seçip ayırmak, hayırda birine üstün gelmek, iki şey arasından seçmek, hayırlı olmak, muhayyer, hıyar, acur, daha iyi, çok ve iyi servet, halkın rağbet ve muhabbet ettiği şey, kendisinde fayda lezzet olan.
Malını soyup hepsini almak, birini diğerinin aleyhine kışkırtmak, çarpışmak, biriyle harp etmek, helak, soyma, yağma, savaş, fitne. Harp, harp yapmak, öfkesi artmak, ağaç ilk meyvesini vermek, camide en yüksek yer, mihrap- şeytan ve heva ile savaşmanın yeri, (ayrıca insanın dünya işlerinden ve aklının dağınıklığından soyutlanmış olarak geldiği yere mihrap denir.) çivi, hayvanın boğazı, isyan etmek, helak olmak, yazık olmak, yağma
Bir yerden dışarı çıkmak, çıkarmak, asi olmak karşı çıkmak, borcunu ödemek, haraç, vergi vermek, ibraz etmek, bir fende yetişmek becerikli olmak, öğrenip programı bitirmek, istinbat(anlam, hüküm çıkarmak) etmek madeninden çıkarmak, bölüm, yabancı, ecnebi, mahreç, iyi terbiye-eğitim görmüş.