Okuyuş

Kelimeler

HATATA : خطط

Yazı yazmak, iz yapmak, çizgi çizmek, çizerek anlatmak, tarif etmek, krokisini yapmak, bir şeyin üzerine işaret koymak, bir şeyi işaretlemek, alamet koymak, göstermek, toprağa, araziye  hudut çizmek, tayin etmek,(arazinin) haritasını çizmek, (araziyi) kadastrolamak, yolların planını tertip etmek. haritasını çıkarmak, bütün yollar, kılıç, el yazısı.

HÂTE: اتح

Kuş vs.re bir şeyin etrafında dönüp dolaşmak, bir kimseyi kahretmek ve alçak düşürmek, birine hilekarlık yapmak, dev balık, balina, soman balığı. Balık, Bir kişiyi veya bir şeyi korumak / muhafaza etmek, güvenli tutmak, ona bakmak, bir kişiyi veya şeyi savunmak, bir şeye sık sık dikkat etmek, birisinin eşyalarını önemsemek veya ona saygı duymak, bir kişiye şefkat duymak, işlerini üstlenmek , denetlemek , yönetmek, belli bir mesafeye çekilmek, ayrılmak ve karşı çıkmak, ilgilenmek ve korumak (akraba bağı), kendine doğru çekmek veya malını sıkıştırmak ve korumak, bir şeyi kuşatmak, inşa etmek bir şeyin etrafındaki bir duvar, kişinin pusulası veya gücü içinde olan ve bir şeyi veya meseleyi önemseyen, bir şeyi tekelleştirme.

HATEE: خطئ

Günah , hata işlemek, yanılmak, doğru yoldan uzaklaşmak, dinde doğru olmayan  yola bilerek veya bilmeyerek sülük etmek, hedefe  isabet etmemek

HATEME : حتم

Belirlenmiş olan hüküm, nihai karar, kaçınılmaz olan,  bir şeyi bir kimse üzerine gerekli kılmak, hükmetmek, karar vermek, bir işi sağlam ve metin kılmak, iş vacip-gerekli- zorunlu olmak, hakim, kadı, yemek artığı, kara, karga

HAVEYE : خوي

Ev çöküp harap olmak, ev ıssız kalmak, bir yer boşalmak, tenhalaşmak, çakmak ateş çıkarmamak, birinin bütün varını almak, kuş konarken kanatlarını yayıp ayaklarını uzatmak, bulut yahut yağmura delalet eden yıldız yağdırmayıp batmak, bela, afet, felaket, iki şey arasındaki boşluk, feza boşluğu, iki yüksek yer arasındaki basık yer, geniş vadi, yumuşak yer.

HAYELE: خيل

Zannetmek, hayal etmek, sanmak, yer çeşitli bitkilerle bezenmek, bulut yağmuru yağdırayazmak, bir şeyi örtmek, kibirlenmek, bir şeyi hayal tasavvur etmek, vehim, zan, insanın kendinde bir üstünlük olduğunu hayal ederek büyüklük taslaması, at, at sahibi, aynada suret, süvari,  hayal, hayal, kibir, atlı, layık, çadır.

HAYESA:حيص

Bir şeyden kaçınıp vazgeçmek, dönmek, yüz çevirmek, sakınmak, birini aldatmak, yenmek için mücadele etmek, şiddet ve darlık, sıkıntı, karışıklık, sığınılacak kaçıp kurtulunalacak  yer.

HAYESE: حيث

Zarfı mekân ve zarfı zaman olup zamme üzerine mebnidir, her nerede, şöyle ki, oysa,yerden , yönden.

HAYYE: حى

Canlı olmak, gelişir olmak, yol işlek olmak, diri kılmak, dirilmek, bitki ve hayvanda gelişen güç, duyan, hisseden, işleyen akıllı güç, üzüntünün ardından gelen dirilik, akıl ve ilimle ulaşılan ebedi hayat, haya, utanma duygusu ateşi körükleyen canlandıran, bir birine dua etmek, selam vermek. bolluk, verimlilik, yağmur, tövbe, hayat, ölümle doğum arasında geçen merhale,canlı, yılan, aslan, mikrop, bekâ, haya etmek utanmak.

HÂZA : خاض

Suya girmek, harbe cesaretlenip atılmak, söze dalmak,  ırmakta geçit yeri olan sığ yer, inci tanesi. suya dalmak,