Okuyuş

Kelimeler

HEYEME : هيم

Çok susayan adam, develerin susuzluktan yakalandığı bir çeşit delilik hastalığıdır, tutulmak, aşık olmak, heyecanlı coşkulu olmak, nereye gideceğini bilmeden gitmek, ne yapacağını nasıl yapacağını bilememek, şaşırmak, şaşkın, deli olmak, yanıp tutuşmak, gezinmek amaçsız gezmek, tutku, kara sevda, insanı saran aşk, yakıcı susuzluk, teftiş etme; kontrol, nezaret, hükümranlık, egemenlik, hegemonya.

HEYETE: هيت

 Birini yüksek sesle yanıma  gel diye çağırmak, beri gel anlamında isim fiil emirdir, çok derin yer,getir, bana ver.

HEZAME : هضم

Hazmetmek, sindirmek, zulmetmek, bir şeye katlanmak, tahammül etmek, çekmek, zorbaca davranmak, hakkını vermemek, birine  zulmetmek, birinin hakkını yemek, göz yumma, hoşgörü, mazlum, mağdur, haksızlığa uğramış, dayanmak, katlanmak, sevmek, meyve ezilmek, yumuşak,  hazmedilen, sindirilebilir, hazmı kolay,,  kamıştan yapılmış ney, vadinin tabanı.

HEZEBE:حزب

 Sertliği ve gücü olan topluluk,gurup, zümre, iş şiddetli, çetin ve zor olmak, zor iş isabet etmek, kavmi bölük bölük cem etmek, toplamak,yardım etmek, birinin partisinden /güruhundan olmak, güçlü olan insan topluluğu, kuranda beş sahifelik kısım, silah, pay, nasip, siyasi veya itikadi bir görüş üzerine birleşmiş topluluk, parti,

HEZEE: هزا

Alay etmek eğlenmek, hafife almak, maskaralığa almak,  bir şeyi kırmak, şiddetli soğuğa girmek, içinde serap olup aldatan çöl, ölmek, gülünç duruma düşürmek.

HEZENE:حزن

Üzmek, kederlendirmek, yer sert ve engebeli olmak, sağlam kuvvetli bağlamak, gamlı kılmak, hüzünlü görünmek, muamelesi sert kişi, üzüntü ,gam tasa, keder, trajedi.

HEZZE : هزز

Bir şeyi hareket ettirmek,silkmek, kuvvetle sallamak, teşviş ve tahrik etmek, neşelenmek, coşmak, bitki uzayıp boylanmak, sarsıntı, titreşim, deprem,  gök gürültüsü, ses, şok olmak, savurmak, titremek, müteessir olmak, kargaşa, karışıklık, uğultu.

KÂA- KAVEA : قاع

Ova, düz, arazi,  dip, taban en alt kısım, kuyu için dip, nehir için yatak, çok derin çukur; maden yatağı, avlu, giriş, koridor, oda, salon.

KAADE: قعد

Oturmak, bir yerde ikamet etmek, men etmek, alıkoymak, önem vermemek. kaide, bir yerde ikamet etmek, bina temeli, (kaide-i ahire –son oturuş)., ikamet etmek, hapsetmek, men etmek, alıkoymak, emekliye ayrılmak

KABEHA : قبح

Gözün bakmaktan tiksindiği eşya ve nefsin tiksindiği iş ve hâllere denir, çirkin/menfur olmak,  utanç verici, onur kırıcı olmak, rezalet. şerefsizlik, adilik, daha çirkin; daha adi. daha kötü. daha çok rezil eden, daha iğrenç, menfur, hayırdan uzaklaşmak