NEHERA: نهر
Dilenciyi azarlayıp kovmak, sert bir şekilde azarlamak, kuvvetle akmak, su akıp kendine yol açmak, kaynayan suyun mecrası, ırmak, nehir, bulut, gündüz, gün, sütun, genişlik, bolluk, çok anlamında.
Dilenciyi azarlayıp kovmak, sert bir şekilde azarlamak, kuvvetle akmak, su akıp kendine yol açmak, kaynayan suyun mecrası, ırmak, nehir, bulut, gündüz, gün, sütun, genişlik, bolluk, çok anlamında.
Birini bir şeyden men edip yasaklamak, insanları yasaklanan şeyden uzak tutmak, akıl, idrak, anlayış, zeka, bir şeyi terk etmek, iktifa etmek, doymak, bitirmek, sona erdirmek, tamamlamak, vazgeçmek, derenin suyunun bittiği yer, son, nihayet, sınır, nehiy, bir fiilin yapılmasını men etmek.
Duvarı delmek, araştırmak, yama vurmak, insanlara idareci olmak, dolaşıp gezmek, övülmeye layık iyi iş, araştırmacı bilgin, anonim şirket, idarecilik, dernek, sendika, kavmin reisi, başkan, kaptan, orduda bir rütbe, karakter, seciye. vekil, nâzır, bir topluluğu gözeten, koruyan
Eksiltmek noksan olmak, hakkını tam vermemek, ayıplamak, kınamak, bir şeyden azar azar almak , noksanlık, kusur, zaaf, nakıs, kamil olmayan, yok olan , ayıplı.
Ahdi bozmak, sağlamken işi bozmak, binayı yıkmak, kemiği kırmak, ağır yük arkanın kemiklerini çatırdatmak yahut ağır yük arkayı dermansız bırakmak, bitki toprağı çatırdatıp yarmak, bozulma, hükmün iptali, temyiz.” Kendini tanımayan insan kendine , rabbını tanımayan rabbına güvenmez”.
Kurtulmak, kirpi, selamet, tehlikeden kurtulmak, kurtuluş, sıkıntıdan açmazdan kurtulmak, çözüm üretmek, mağduriyetini gidermek.
Yoldan sapmak, bir şeyin dışına çıkmak, meyletmek, ayrılmak, içindekileri boşaltmak, birini sıkıntıya zor duruma düşürmek, gözden düşürmek, felaket, afet, sıkıntı, zorluk, omuz, taraf, her şeyin bir tarafı, topluluğun ileri geleni, tepe, yan, yüksek arazi, yayla, yaslanmak. Dayanmak, kaçınmak
Evlilik sözleşmesi, nikah, evlenme, nikah akdi, evlilik, evli olma, kadınlar, uyku basmak, yağmur nemli toprağa varmak.
İzi üzerine geri dönmek, geri durmak, geri tepmek.
Bir şeyin baş üstüne dönmesi, iyileştikten sonra hastalığın tekrar etmesi, hastalığı nüksetmek, depreşmek, nüksetmek, tersine dönmek, ters yüz, alt üst etmek yada önünü arkasına getirmek, çevirmek, yozlaşma, dejenere olma, çöküş, gerileme, nesil bozulması.