SEHATA : سخط
Bir şeyden hoşlanmamak, istememek ve kızıp öfkelenmek, öfkelendirmek, gazaplandırmak, hoşlanılıp memnun olunmayan şey, rızanın zıddı.
Bir şeyden hoşlanmamak, istememek ve kızıp öfkelenmek, öfkelendirmek, gazaplandırmak, hoşlanılıp memnun olunmayan şey, rızanın zıddı.
Bir şeyi köklemek, haram kazanmak, boğazlamak, bereketi gidermek, kökünü kazımak, haram kazanç yemek, uğradığı her şeyi götüren bulut, karnı geniş, obur kimse.
Yanan ateşten yükselen alev, parlak alev, ateş, rengini değiştirmek, sıcak ve soğuktan rengi değişmek, sararmak, kurak yıl, üçte ikisi su olan süt, parlak yıldız, akan yıldız, parlak taş, üzerini kar bürümüş dağ, çok silahlı bölük, orduda sayıları çok olan alay gibi askeri birlik.
Şahitlik etmek, bilmek, yemin etmek, gözüyle görmek. Bir mecliste hazır bulunmak, kesin olarak haber vermek, muttaki olmak, yemin etmek, , şehit olmak, delil şehadet, ikrar.
Hıçkırmak, dağ veya bina çok yüksek olmak, bir şeye göz değirmek, eşek anırmak, şiddetli ses, sesli alınan nefes, inilti, öfkesi şiddetli.
İpi tek kat bükmek, bir şeyin kabuğunu soymak, diliyle incitmek, ayıplamak, kitabı artarda okumak, göz yaşı dökmek, sahil, deniz kıyısı, altın ve gümüş eğelenirken dökülen kırpıntı, bir şey yontacak alet, rende, planya, eğe, hatip, cellat, kertenkele, soymak, sıyırmak, bir şeyi düzlemek, pürüzsüz yapmak.
Bir şeyi şöhretlendirmek, ilan etmek, yaymak, kılıcı kınından çıkarmak, ay, yeni ay, hilalin çıkmasıyla şöhret bulan bir zaman dilimidir veya güneşin bir nokta ile diğer nokta arasındaki dönme sürecindeki on iki kısımdan biridir.
Sihir yapmak, aldatmak, sihirlenmek, hile yapmak, aklını çelmek, ifsat etmek, uzaklaşmak, bir işten men edip alıkoymak, seher vaktinde gezmek, büyü, ince ve latif şey, bozulmuş yemek, göz boyamak, her şeyin ucu, uçuk (düşünce vs.) , temcit- yineleme, kandırma ve gerçeği olmayan hayaller, ince ve hassas iş.
Acı duymak, acı çekmek, zaaf halini ihbar etmek, birini bir şeyden şikayet eder bulmak, hastalanmak, şikayet etmek, ayıp, kusur, bir şeyden kalan bakiye., acı çekmek, bir şey açıp içindekini ortaya çıkarmak,deliği olmayan oyuk, menfezi olmayan küçük hücre, kandil, fener, duvar vs.de lamba konması için yer, bir şeyden kalan.
Güçlüğe düşmek, şaki olmak, bedbaht olmak, mutsuz olmak, yorulmak, bitkin hale gelmek, zorluk, mihnet, sapıklık, sıkıntı çekmek. hain, kötü. suçlu, kısmetsizlik, kötü şans, kader, şanssızlık, bedbahtlık, kötü niyetlilik.