Okuyuş

KEHF SURESİ 5-9. AYETLER

KEHF SURESİ  5-9. AYETLER

29.09.2020

5)مَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِاٰبَٓائِهِمْۜ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۜ اِنْ يَقُولُونَ اِلَّا كَذِبًا

 

6)فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ اِنْ لَمْ يُؤْمِنُوا بِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَسَفًا

 

7)اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا

 

8)وَاِنَّا لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَع۪يدًا جُرُزًاۜ

 

9)اَمْ حَسِبْتَ اَنَّ اَصْحَابَ الْكَهْفِ وَالرَّق۪يمِ كَانُوا مِنْ اٰيَاتِنَا عَجَبًا

5.  Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından ne büyük  söz çıkıyor! Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

6.   Demek sen, bu söze  inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!

7.  Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine zinet olsun diye yarattık ki onların, hangisinin daha güzel iş yaptığını deneyelim.

8.  Bununla beraber şu da muhakkak ki biz onun üzerinde ne varsa hepsini bir kuru toprağa çevirmekteyiz.

9.  Yoksa sen, sadece Kehf ve Rakim sahiplerinin bizim şaşılacak ayetlerimizden olduklarını mı sandın?

Kelime Açıklamaları

HASEBE : حسب

Saymak, hesap etmek, takdir etmek, ölçmek, zannetmek, yetmek, mükafatlandırmak, hesaplaşmak, hesaba çekmek, sanmak, tahmin etmek, addetmek, kafi, yeter, hesaba çeken , hesap gören, azap, şer, dolu, yıldırım, toz, çekirge .

ACEBE:عجب

Şaşmak, hayret etmek, yadırgamak, sevmek , hoşlanmak, hayran olmak, birini acayip bir şey şaşırmasına sebep olmak, hayret etmek, sebebi bilinmeyen şey, kibirlenmek ,beğenmek, imrenmek,   taaccüp,

BELÂ : بلا

Denemek, tecrübe temek, eskimek, yıpranmak. musibet, imtihan, bela, gam ve hüzün, gözden kaybolmak, yok olmak,  zeval bulmak,  kötüleşmek. yıpranmak,  çürüme, bozulma, dikkatli olmak. itina etmek, düşünceli olmak, bir şeyin farkına varmak. 

KEZİBE:كذب

Yalan söylemek, göz aldatmak, hata etmek, iftira etmek, istediği bir işe sarılmayıp ondan geri durdu, kasten hilaf sözler söyleyerek yalan söylemek, hurafe, yalan,Yalan söylemek, göz aldatmak, hata etmek, iftira etmek, istediği bir işe sarılmayıp ondan geri durdu, kasten hilaf sözler söyleyerek yalan söylemek, hurafe, yalanYalan söylemek, göz aldatmak, hata etmek, iftira etmek, istediği bir işe sarılmayıp ondan geri durdu, kasten hilaf sözler söyleyerek yalan söylemek, hurafe, yalan

ALEME:علم

Bir şeye işaret koymak, nişan koymak, bilgide ilimde birinden üstün çıkmak, bilmek, hakikati idrak etmek, anlamak, tanımak, bir şeyi yakinen bilip tasdik etmek, öğrenmek, öğretmek, öğrenci. Talebe, bilgin, alim.Âlem, mahlukat, bitki- hayvan vs. sınıfların hepsi, yollarda dikili işaret taşları, bayrak, desen, laik, dini olmayan, mahkemede hüküm sureti.

ZÂNE:زان

Birini güzelleştirmek, süslemek, zimmetlenmek, ziynet eşyası,   donatmak, bezenmek, hoş manzaralı olan şey, berber, kuaför, dekoratör. Hem dünyada hem ahirette insanı hiçbir durumda kusurlu yapmayan şeydir, ama insanı  bir açıdan süsletip başka açıdan süslemeyen şey de kusurdur..

KELEME:كلم

Birini yaralamak, birine söz söylemek, çok yaralamak, bir biriyle  konuşmak cevap vermek, bir kelime söylemek, kelam ilmi ( Allah’ın sıfatlarından, kurandan iradeyi insaniyeden  bahseden ilim) , dogmatik teoloji, bir olay hakkın da varılan ortak karar, birleştiler, anlaşmaya vardılar, ittifak, özdeyiş, darb! mesel, deyim

HADESE:حدث

Vaki olmak, yoktan var olmak, yeni olmak, bir şeyi yeniden meydana getirmek, icat etmek, haber vermek, konuşmak, açıklamak, sözcü, söz, hadis rivayet etmek, insanın başına gelen olay/bela, olay, hadise

ESEFE: اسف

Acımak, darılmak, esef etmek, üzmek,üzülmek,  teessüf etmek, kaybettiği şeyden dolayı yanıp yakılmak, ne yazık!, eyvah, yufka yürekli.

ESERA: اثر

Hadis nakletmek, rivayet etmek,izinden gitmek, peşinde,  , ikram etmek, ağırlamak, iyisini kendisine seçmek, azmetmek, bir iş için başka işleri bırakmak, etkilemek, alamet, iz, eser, arta kalan şey, darbı mesel, istemek, talep etmek, sabit olmak. büyük sıkıntı, bela.

FÂHE:فاه

Konuşmak, söylemek, her şeyin ağzı, ağız, evveli , sözde yarışmak, yalan, nehir ağzı, kokulu baharatlar.

EBÂ-EBEVE : ابا

Baba olmak, baba, dede, amca, bir şeyin zuhuruna veya icadına sebep  olan, sahip, çok güzel, ana- baba- ebeveyn,, ata,  övmek ve yermek için kullanılır.

BEHAA : بخع

 Üzüntüden kendini öldürmek, tüketmek, mahvetmek, boyun eğmek, ikrar etmek, itaat etmek, suyu görünceye kadar kuyuyu kazmak, öğüt vermek, hasta etmek.

SAADE : صعد

Dağ merdiven  vs.ye çıkmak, kaldırmak, yükseltmek, uzak gitmek, yüksek yerlere gitmek, meşakkat, güç, yokuş, yeryüzü, toprak, geniş yer

CERAZE : جرز

Yer bitkisiz kurak olmak, sert ve katı olmak, kuru ve kalın yer, çabukça yemek, öldürmek, kesmek, köklemek, helak etmek, kıtlığa uğramak, birbirine kötü şaka yapmak, demir, direk, sütun, çöl, kurak yer.

KEHEFE : كهف

Mağaraya girmek, mağara, sığınacak yer, sığınak.

RAKAME : رقم

Kalın hat, rakam, yazmak, noktalamak, harflerini belirlemek, irab koymak,  ütülemek, dağlamak, damgalamak, afet, felaket, nişan, alamet, mühür izi, noktalama işaretleri, mağaraları olan dağ, katip rakam koyan, ashabı kehfin köyü.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu