Okuyuş

NAHL SURESİ: .106. AYET

NAHL SURESİ: .106. AYET

02.03.2020

مَنْ كَفَرَ بِاللّٰهِ مِنْ بَعْدِ ا۪يمَانِه۪ٓ اِلَّا مَنْ اُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْا۪يمَانِ وَلٰكِنْ مَنْ شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْرًا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِنَ اللّٰهِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ

Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu halde  zorlanan başka- fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah'ın gazabı bunlaradır; onlar için büyük bir azap vardır.

Kelime Açıklamaları

TAMENE: طمن

Sarsıntıdan-endişeden sonra sükûna ermek, bir şeyi kararlaştırıp oturaklı kılmak,  teskin etmek, mustarip ve rahatsız iken sakinleşmek, uslu, emniyet, selamet, güven, itimat, mutmain, tatmin, eski yaptığını terk etmek, düz basık arazi

KEFERA:كفر

Allah’ı inkar etmek, örtmek, , bürümek, ziraatçının tohumu toprağa gömmesi, tanıyıp anladıktan sonra başkasının ulaşmasına engel olmaya çalışması, karanlık gece ,zırh, nankörlük,  çiçek tomurcuğu yuvası, asmanın önce çubuğu yarıp çıkarırken kapçık yerinde olan pek küçük yaprağı, toprak, kabir, uzak yer, gecenin siyahlığı, gemiyi ziftleme, zift, günahları örten ve izale eden sadaka, oruç, vs. gibi, kefaret,

KERAHE:كره

Bir şey sonradan çirkin olmak, bir şeyden tiksinip iğrenmek, birini bir işe zorlamak, bir şeyi kerih, çirkin görüp iğrenmek, meşakkat, zoraki, harp, musibet, belâ, zorluk, şer, nefret.

SADERA:صدر

Vuku bulmak, bir şeyden sadır olmak, dönmek rücu etmek, göğsü çarpmak, göğsü kuvvetli olan. Göğüs. makamda yönetim merkezi,Sudan geri gelmek anlamında mastar ve o anlamdan ism-i mekân ve ism-i zamandır.  

AZAME: عظم

Kemik, kemiğe vurmak, büyük ulu olmak, iş büyük zor gelmek, bir şeyi büyük görmek, tutmak, büyütmek, büyüklenip kibirlenmek, kavmin efendileri, daha büyük, daha önemli, şiddetli musibet, azamet sahibi, hak, hukuk.

ĞADABE: غضب

Öfke, kesmek, acemi hayvana binmek, birine dal ile vurmak, budamak,  birine bir şey öğretmeden sevdirmeden yaptırmak, kesici keskin alet, demiryolu.

ŞERAHA: شرح

Bir şeyi yaymak genişletmek, hıfzetmek, sevmek, izah etmek, şerh etmek, tefsir etmek, içi açılmak, ekini kuşlardan koruyan bekçi, asıl, kök, damar,   sivrice çıkan uç, eti ince ve uzun kesmek, kesip yarmak, açmak, net görülebilecek hale koymak, bir açıklamak, izah etmek,  şerh etmek,  bir şeyi yorumlamak, sevindirmek, memnun etmek, gözünü gönlünü açmak, ürkütüp kaçırmak.

Önceki Sonraki

Yorum Yapınız

Güvenli Kodu : Güvenlik Kodu