Okuyuş

NAHL SURESİ GENEL DEĞERLENDİRME

NAHL SURESİ GENEL DEĞERLENDİRME

02.03.2020

NAHL SURESİ GENEL DEĞERLENDİRME
Bize verilen güzelliklerin, nimetlerin ne kadar farkındayız? Allah; bitkilerin, hayvanların, suyun, yiyeceklerin, gecenin, gündüzün vb. bizim için nimet olduğunu söylüyor. Üzerinde ciddiyetle düşünüp işittik, akıl ettik, tefekkür ettik mi? Allah'ın sınırsız nimetleri karşısında doyumsuz, açgözlü insan beden, hane, ülke, dünya sınırı tanımıyor; kendisinin ve Allah'ın sınırlarını zorluyor, her şeye gücü yetebileceğini düşünüyor. Ancak sonrasında bir azapla biriktirdiği tüm servet yok olup gidiyor.
HİCR 4: Biz hiçbir kenti bilinen bir kitabı/yazgısı olmadan helak etmedik.
Allah adaleti yok etmeden var olmayı, sınırlarını bilmeyi kendisi kendine emir veriyor/iş olarak işliyor. Allah'ın kendine emirler verdiği, kendi kurallarını kendisinin bile aşmadığı mükemmel düzende insan tüm kaynakları kurutup, her yeri yok edip mutlu olmayı bekliyor ve sonu hüsran oluyor. Gelin bize verilen nimetleri yakından tanımaya, anlamaya çalışalım.
Ortalama 80-90 yıl yaşadığımız hayatın yarısını da uykuyla, zorunlu ihtiyaçlarla geçiriyoruz. Elimizde kala kala 40-45 yıl kalıyor. Ömrün bu kadar kısalığı karşısında bize verilmiş çok iyi değerlendirilmesi gereken bir nimet olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Google aramasında aradığımız ne ise ertesi gün onunla ilgili reklamların çıktığı bir dünyada yaptığımız her işin gelecekte karşımıza çıkacağı gerçeğini ciddiyetle ele alıp ömrü; günlük telaşlar, boş düşünceler, bol like'lar, dedikodular ile tüketmemek gerekiyor.
NAHL 22: İlahınız bir tek ilahtır. Ahirete/geleceğe inanmayanlar böbürlendikleri için kalpleri inkârcıdır.
NAHL 30: Bu dünyada/şu anda güzel iş yapanlara güzellik vardır, ahiret yurdu/gelecek ise daha hayırlıdır.
Yaptığımız işin en güzelini ortaya koymaya çalışırken sorumluluk sınırlarımızı bilmek, düzgün/doğal bir yaşantı ortaya koyabilmek bizim için bir nimettir. İster en yakınımız, eşimiz çocuklarımız, ailemiz olsun ister arkadaşlarımız, çevremiz olsun bize düşen gerekli önerileri söyleyip kişiyi o durumla baş başa bırakmaktır. Sonuç o kişiye aittir doğru veya yanlışı o seçsin. Bu ilkeyi göz ardı ettiğimizde sınırı aşıp azabı tatmaya başlıyoruz.
NAHL 37: Sen onların yola gelmelerini ne kadar istesen de Allah şaşırttığını yola getirmez ve onların yardımcıları da olmaz!
Yanlış insanların, yaşantıların içinde kendimizi buluyor, tüm sorunlar da beni buluyor diyorsak önce kendimize bir dönüp o yerden uzaklaşma; yeni yerler, düşünceler fethetme zamanımızın gelip gelmediğini sorgulamalıyız.
Herkes para, makam, statü, güzellik peşinde koşarken önceliğimizin değer ve mutluluk eksenli olması bizim için bir nimettir. Öncelikle kendimizi tanıyıp Allah'la karşılıklı bir sohbet ortamı oluşturarak üstünlüklerimizi tanımalı, kendimizdeki ve Allah'taki o cevheri fark etmeliyiz. Sonrasında ise eşimizle, ailemizle, çevremizle yarattığımız değeri paylaşarak sürekli bir mutluluk hâlini tatmamız gerekiyor. Kendimizi ve etrafımızı diri tuttuğumuz bir ortamımız yoksa biriktirdiğimiz şeyleri tekrar düşünmeliyiz. İnsanları rakip olarak mı görüyoruz; başkaları bizden mutlu, üstün diye kıskanıyor muyuz; yok etmeye dayalı var olma amaçlarımız mı var? İçimizden geçenleri saya saya bitiremeyiz. Ancak onunla ayağa kalkıp yeniden mutluluğu elde etmek için çaba harcamalıyız. Bedenimizi, tüm organlarımızı aktif bir şekilde kullanarak seri üretime geçen bir makina gibi durmadan, yorulmadan her gün kendimizi yeniden üretmeli, hayatın parçalarını birleştirerek hayatı anlamlı hâle getirmeliyiz. Parçaları birleştirdiğimiz oranda organlarımızın, bedenimizin de birleştiğini, geliştiğini göreceğiz.
NAHL 78: Allah sizi, hiçbir şey bilmediğiniz durumda annelerinizin karınlarından çıkardı, size işitme, gözler/basiret ve gönüller/fuâd verdi ki karşılık veresiniz.
Farkına vardığımız nimetlerle Allah'ın değerine değer katıyor, onu yüceltiyoruz. Aynı zamanda kendimiz de değerli hale geliyoruz. Aslında bir anlaşma yapıyoruz. Anlaşma özel hukukta akıldan noksanlığı olmayan eşit tarafların hür, özgür olarak birbirlerine verdikleri irade beyanıdır. Bizim Allah'la anlaşma konumuz şudur: Yasalara dayalı olarak hayat süren ya da sürmeyen insanların hak edişine göre cennetini ya da cehennemini yaşayacak olmasıdır. Anlaşmanın tarafları ise Allah ve bireyin kendisidir. Her şeyin bu kadar demokratik ve ince hesaplarla, nazik bir şekilde düşünüldüğü bir düzende insanların kendini hayvandan daha alçak seviyeye getirdiğini görüyoruz. Oysa ki Allah'ın değeriyle değerlendikten sonra anlaşmayı daha da sağlam hâle getirip sürekli güven, mutluluk ortamını kazanmak insanı başarıya götürür, tahmin bile edemeyeceği hazinelere sahip olur.
NAHL 91: Anlaşma yaptığınız zaman Allah'ın ahdini tam yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Çünkü Allah'ı üzerinize kefil yaptınız. Allah yaptıklarınızı bilir.
NAHL 95: Allah'a verdiğiniz sözü az bir değere satmayın. Bilirseniz Allah'ın yanında olan, sizin için daha hayırlıdır.
Allah'ın nimetleri, işleyen yasası her çağda, durumda açık, net, sade... Sınır tanımadığımız için yeni yasalar çıkarıyoruz. Allah'ın söylemediğini söyledi, söylediğini söylemedi yapıyoruz. O namaz öyle kılınmaz, o Kuran öyle okunmaz, düşünülmez, bir kandil gecesinde ya da cuma günü mübarek saate denk gelirsen her yaptığın affedilir... Allah'ın ayeti ise şu şekilde:
NAHL 116: Artık, dillerinizle yalan beyanda bulunup üstelik uydurduğunuz yalanı Allah'a isnat ederek ''Bu helaldir, bu da haramdır!'' demeyin. Çünkü uydurdukları yalanı Allah'a isnat edenler asla kurtuluşa eremezler.
Nimetleri sayarak, anlatarak bitiremiyoruz. Ama farkına vararak yaşayabiliriz. Pasif durumdayken kalk silkelen, kendine gel, zorluklara, insanlara karşı savaş atlarını hazırla, uyanık ol. Nefes aldığın hayata karşı verdiğin anlaşma sözünü unutma...
NAHL 127-128: Sabret! Sabrın da Allah ile mümkündür. Onlardan dolayı üzülme. Sana karşı kurulan tuzaklardan sıkıntı duyma! Şüphesiz Allah takva sahipleri ve iyilikte bulunanlarla beraberdir.

BÜŞRA KÖSE

Önceki Sonraki