SENEBELE:سنبل
Ekin başağını çıkarmak, sümbül, başak, gökte bir burç.
Ekin başağını çıkarmak, sümbül, başak, gökte bir burç.
Katlamak, kıvırıp bükmek, içindekini gizli tutmak, ikincisi olmak, vazgeçirmek, uzaklaştırmak, kibirlenip büyüklenmek, ikilemek, iki kılmak, tekrarlamak, methetmek, övmek, yardım etmek, desteklemek, saniye, dağın kıvrımı virajı, ,istisna
Bıçağı bilemek, yolda yürümek, bir işi izah ve beyan etmek, sünnetiyle amel etmek, amel etmek, uymak, dişlenmek, yola süluk etmek, yüzün görünen yeri yahut dairesi, siret, tarikat, tabiat, cibillet, şeriat, şeriatta sünnet, diş bilemek, diş, yönelinen yol, yüz çehresi, yasa, değişim.
Kabahatinden dolayı ayıplanmak, kabahatini başa kakmak, hastanın elbisesini soymak, kınamak, azarlamak, bozmak, karıştırmak, iç yağı, çok konuşan geveze.
Çıkmak, görünmek, kendi başına gitmek, aşağı doğru gitmek, meyilli mekan, su akmak, göz yaşlanmak, sıcak günlerde gün ortasında çölde su gibi görünen düzlük, gizli yol, izbe, put(ensap), vahşi hayvan ini, tünel, çölde su gibi parlayan şey.
Sözü anlamak, su vs.yi içmek, bir rengi başkasına katmak birine içirmek, içilecek hissi, su hissesi veya sırası, çok içen kimse, adamın meyli meşrebi, su içilecek kap.
Birine gömlek giydirmek, gömlek, zırh, elbise.
Yalan söylemek, yüzü güzel olmak, kandil yakmak, lamba, kandil, Eğerci, semerci,
Eve gölgelik, duvar, örtü vs. yapmak, çadır şeklindeki ev,duvar, çeper, matem, tente, çadır, yukarısı aşağısı perdeli çadır, otağ.
Yaprak kurdu ağacın yaprağını yemek, gaflete düşmek, aldatmak, hata etmek, yanılmak, haddi aşmak, aklı kıt kimse, şiddetli ve büyük şey, tiryakilik, sarf etmek, harcamak, israf, müsrif, gereğinden çok harcamak/kullanmak.