Okuyuş

Kelimeler

HAŞERA:حشر

Toplamak, hasredip sevk etmek, birini vatanından uzaklaştırmak, bir şeyi diğer şeye şiddetle sokmak, birini sıkıştırıp zahmet vermek, toplanma, kıyamet günü insanların toplanması, haşrı, haşarat, çıyan, yılan vs. hububatın iç kabuğu, mahşer, hasattan sonra arta kalan nebat bitki.

HASERA:خسر

Alış verişte aldanmak, helak olmak, hüsran, mal veya sağlık kaybı, esenlik-iman-akıl-sevap gibi iç kazançların yitirilmesi, sapıtmak, eksik yapmak, zayi etmek, helak etmek, iyilikten uzaklaştırmak, sermayenin azalması,  kesat ve zarara uğramak.

HASESE: حسس

Duyu, duyu organları ile algılanılabilen varlıkların kendisi ile algılandığı kuvvet, hissetmek, kökünü kazımak, helak etmek, bir şeyi bilmek, idrak etmek, sezinlemek, bir şeye dokunmak, gizli ses, haberi araştırmak, haberi bilmek için çalışmak, kulak vermek.

HAŞEYE: خشي

Huşu, saygıyla karışık sevginin yoğurduğu bir korku halidir, çekinmek,  korkmak, ta’zim ve heybeti ile korkmak, korku konusunda yarışmak.

HASHASA: حصحص

Hak, gizlilikten sonrazahir ve açık olmak,çabuk çabuk yürümek, haddi aşmak, saçılıp dağılmak, toprak, 

HÂTA : حطا

kuşatmak, himaye etmek, korumak, görüp gözetmek, kavramak, bir işi bütün yönleriyle bilmek, her yanından çevirip kuşatmak, çevre.Bir şeyi tamamen ya da tüm biçimleri ya da koşullarında kavramak ya da bilmek, bir şeyi dışsal ve içsel olarak bilmek, bir şeyin en özelliğine ulaşmak, bir şeyin kapsamlı ve tam bilgisine sahip olmak , bir yol ya da şeyi ihtiyatlı ya da tedbirli ya da sağduyulu bir şekilde takip etmek, önlem almak, emin olmak, en başarılı yolları aramak, en kesin yöntemi almak.

HATÂ : خطو

Yürümek, adım atmak, bir şeyi atlayıp geçmek, alt, fit mesafe, ayak.

HATABE:خطب

Hitap etmek, vaaz etmek, evlilik teklif etmek, buğday renklenmek, yaklaşmak, biriyle sohbet etmek, konuşmak, her tür ihtilaf ve tartışmayı sona erdiren etkili söz, mutlaka iş, hal, durum, insanların üzerinde çok konuştuğu önemli mesele, kitap mukaddimesi, muhatap, uğraşı, hal, durum, talihsizlik, terslik, netice, amaç  sözün özü, karar.

HATAFE : خطف

Bir şeyi süratle kapmak, çabuk çalmak, süratle geçmek, şimşek gözü almak, kamaştırmak, gizlice sözü dinlemek kapmak, süratle kapmak, hedefi şaşıran ok, kapılıp sürüklenmek, zorla alınmak, götürülmek, atılmak .

HATAME : حطم

Kırmak, parçalamak, kırıp parçalamak, ezmek, parça, küçük parça, şerit şeklindeki parça, kırık nesne, moloz, yapı döküntüsü,  yıkıntı, kırık parçalar;  enkaz, geçici şeyler, dünyalıklar.