NEKESE: نكث
Bozmak, iptal etmek, çözmek, izi silinmek, ip vs. çözülüp bozulmak, bir işten vazgeçip diğerine yönelmek, aralarındaki ahdi bozmak, tabiat, huy, kuvvet, yapabileceğinin en son gücü, hilaf.
Bozmak, iptal etmek, çözmek, izi silinmek, ip vs. çözülüp bozulmak, bir işten vazgeçip diğerine yönelmek, aralarındaki ahdi bozmak, tabiat, huy, kuvvet, yapabileceğinin en son gücü, hilaf.
Bilmemek, tanımamak, muğlak olmak, şekil ve durumu değiştirip tanınmaz kılmak, belirsiz kılmak, bir işi çirkin görmek, makul olmayan, bilinmeyen, meçhul.
Koruculuk etmek, parmak boğumu /yahut kemiği, parmak ucu, havuzda su kalıntısı, karıncalanmak. Uyuşmak, karınca gibi, karınca.
Bir şeyi terk etmek, bir şeyi unutmak, unutturmak, iş işleyen işini terk etmek, birinin siyatik sinirine vurmak, kadınlar, unutulmuş izi silinmiş şey, kavmi arasında değersiz sayılan adam,kadınlar anlamında imraetü kadın kelimesinin çoğuludur, feminizm.
Birini alnını perçemini tutup yakalamak yada perçemini çekmek, çöl çöle bitişik olmak, birinin alnını kavrayıp çekmek, bir şeyi seçip ayırmak, insanların ileri geleni, başın ön kısmında olan kakül, yol kavşağı
Bir şeyi dikmek, nasip alameti koymak, tayin etmek, yorulmak, bitkin düşmek, dikilmek, kalkmak, yola dikilen belirti taşı, nişan, makam , görev , vazife, dolandırıcı, hilekar, hırsız, tapınmak için dikilen put, dert, illet, hastalık, abide, anıt, milli piyango, bıçağa sap yapmak, hile yapıp kandırmak
Soy, nesep, soy bilgileri, soy ağacı, evlenme yolu ile olan akrabalık, akrabası yakını olmak, hısım, iki şey birebirine uymak, benzeşmek, ismi mensup yapmak için kelimenin sonuna yâ harfi getirme, atfetmek, isnat etmek, yüklemek, uymak, münasip olmak, denk gelmek, cemiyet, topluluk üyesi olmak.
Bir şeyi yeniden ortaya çıkarmak, gelişmek, büyümek, yükselmek, bir şeyi tesis etmek,bir şeyin inşasını istemek, inşaat, yaratmak, terbiye etmek, yetiştirmek, icat etme, telif etme, meydana getirme, tekamül, filiz, fidan, yetiştirme, terbiye.
Bir şeyi toz haline getirmek, yerle bir etmek, rüzgar tozu dumana katmak, ortalığı tozutmak, kökünden söküp atmak, havaya uçurmak, temelinden yıkmak, parlatmak, yok etme, imha etme, saman çöpü, çöp, patlayıcı, dinamit.
Suret çıkarmak, kopya etmek, bir şeyi yerinden gidermek, silmek, gidermek, yazı sureti, bir şeyi değiştirmek, bozmak, hükmünü ortadan kaldırmak, geçersiz kılmak, feshetmek, iplal etmek, kitabın suretini almak, aynen nakletmek, nüsha, nakledilen suret.