VEFERA : وفر
Tam ,eksiksiz şey, genişletip çoğaltmak, bollaştırmak, namusunu tam korumak, mal meta çok olmak, bir şeyi bol ve tamam kılmak, hakkını tam almak, zenginlik, çokluk, bolluk, dört dörtlük.
Tam ,eksiksiz şey, genişletip çoğaltmak, bollaştırmak, namusunu tam korumak, mal meta çok olmak, bir şeyi bol ve tamam kılmak, hakkını tam almak, zenginlik, çokluk, bolluk, dört dörtlük.
Sözünü vadini yerine getirmek, nezrini(adağını) yerine getirmek, bir şey tamam ve çok olmak, tam ölçmek, bir şeyin üzerine çıkmak, Allah birinin ruhunu kabzetmek, vefat ettirmek, müddeti tamamlamak, Fatiha suresi, sözünde duran, emin, muhlis, borcunu ödemeye gücü olan
Sürat etmek, ilham etmek, işaret etmek, birine elçi göndermek, birinin anlamasını istemek, acele etmek, sormak, Allah tarafından ilham olunan, ses,vahiy, efendi, melik, melek, ateş.,kalbe korku endişe düşmek, dost, muhip, seven, her şeye sevgisi çok olan,
Karşılıksız vermek, hibe etmek, bahşetmek, bağışlamak, tahsis etmek, farzet, say, kabul et, bir işin gerek şeylerini hazırlamak, dağda su toplanan çukur, Allah vergisi, yetenek, beceriklilik.
Tek kılmak, yalnız kalmak, biricik olmak, Allah’ın birliğine iman etmek, eşsiz, vahdaniyet sahibi, cenab-ı hak, tek, eşsiz, matematikte birler hanesi, Pazar günü, korumak, birlik, ittihat.
İşinde ve bedeninde zayıf ve gevşekçe olmak, romatizma, zayıflık, gevşeklik, yaradılış veya ahlak yönünden zayıflık, yılgınlık, gevşemek, boşa çıkmak, birini zayıflatmak, kuş uçamamak, üzüntü ifade eden vah kelimesi yerini tutan bir kelime.
Düşmek, söz etkilemek, bir iş vuku bulmak, işe koyulmak, düşürmek, birini tehlikeye düşürmek, biriyle muhabere yapmak, olay ,vuku bulan şey, çarpışma, şiddetli hadise, musibet
Bir şey parlamak, ateş tutuşmak, ateşi tutuşturup yakmak, soba, ocak, fırın, çakmak, yakıt, yakılacak şey, ateşi çabuk tutuşturacak şey. parlak zekalı kuvvetli adam.
Kulağı ağır işitmek, duymamak, sağırlaştırmak, ağırlık,vakur ve ağır başlı olmak, hilim, heybet, muhteremlik. kemiği parçalamak, eşek veya katır yükü, oturmak, kırmak
Bir iş için vakit tayin etmek, müddetini açıklamak, vakit, zaman, bir işin yeri, derhal, birden, muvakkat.