HECEDE : هجد
Uyuyan, geceleyin uyuyan, gece namazı, tehetcüt, kuran ile uyanmak, namaz için uyanmak.
Uyuyan, geceleyin uyuyan, gece namazı, tehetcüt, kuran ile uyanmak, namaz için uyanmak.
Kesmek, dostluğu ve ülfeti kesmek, bir işte erken davranmak, ülkesinden ayrılmak, göçmek, terk edip gitmek, hicret, muhacir, gündüzün ortası, öğle sıcağı, bir yeri süratle terk etmek, bırakmak, saçmalamak, abuk sabuk konuşmak, müstehcen/ açık saçık söz, ifade, insanın bedenle dille veya kalple başkasından ayrılması, şehvetleri kötü ahlakı ve günahları hayatından uzaklaştırmak, tam ve kamil olmak, güzel ve kerim olan şey, bir yerden diğer yere göç , hicri takvim, terkedilmiş, metruk, bırakılmış, yalnız, tek başına olan; [artık] kullanılmayan
Birini zayıf zebun kılmak, etrafını sarsan yıkılış, duvar gürültüyle yıkılmak, düşmek, yıkılmak, bir şeye ayağıyla şiddetle basmak, korkutmak, tehdit etmek, bir birini izleyerek bir yere gitmek, soruşturmak, gök gürültüsü, düşme sesi, sarp yokuş, engebe inme yeri, hüdhüd.
Çavuşkuşu, ibibik, hüthüt, güvercin gibi ötmek, deve gibi homurdanmak, sallanmak, çocukken bir şeyi yere atmak, mırıldanma sesi, sabır, kuş, kızkuşu
Binayı yıkmak, yerle bir etmek, düşürmek, göçürmek, belini kırmak, yıpranmış eski elbise, yamalı eski kıyafet, yaşlı adam, hafif yağmur, çökmüş yıkılmış kuyu, tahrip eden, yıkan, yıkıcı, harap, deniz tutması.*
İrşat etmek, doğru yolu göstermek, hediye vermek, bir adamın bulunduğu hal durum, gündüz, yol, yürürlükte olan yol, sulh yapmak, rehber, mürşit, kurbanlık hayvan, yol, yön, cihet, misli, kılavuz olmak, uğurlamak, yola rehberlik etmek, yönlendirmek, keşfetmek, bulup çıkarmak, fikir birden aklınagelivermek, doğru yolu - yönü izlemek; doğru yola yönlendirilen, hidayet edilen; doğru yol, yön, yöntem, davranış biçimi. Hediye.
Bana bize getir , ver, getir-getirin,.
Ölmek, fena bulmak, cehenneme düşmek, helak etmek, kendini tehlikeye atmak, yolunu kaybetmek, bir şeye ihtirasla yürümek, şaşırmak,yok olup gitmek, tükenmek, harcamak, dağıtıp bitirmek, yukarıdan düşen nesne.bir şeyin kaybedilmesi, bir şeyin şekil değiştirip bozulması, ölüm.
Bir şey tatlı şirin olmak, meyve güzel olmak, yemek vs.yi lezzetlendirmek tatlılaştırmak, helva, ziynet, süs, yaradılış, sıfat, şekil, süslenmek, bezenmek, ziynet takmak, fazilette muttasıf olmak, bir şeyi tatlı hoş bulmak, kendinde olmayanla övünmek.
Yeni ay, parlamak, öncelik, sevinmek, haykırmak, kesmek, kılıç vs. vurarak kesip uzuvları ayırmak, hilal, hilallemek, kendisi için önemli kılmak, yağmur, bir işe başlamak, parantez, çift parantez.