BEKEME: بكم
Doğuştan dili tutuk olmak, ahraz, aklının zayıflığından dolayı söz söyleyemez hale gelmek, cehaletten veya kasten konuşmamak, dilsiz.
Doğuştan dili tutuk olmak, ahraz, aklının zayıflığından dolayı söz söyleyemez hale gelmek, cehaletten veya kasten konuşmamak, dilsiz.
Erken gelmek, öne geçmek, sabah, tan yeri, günün güneş doğuncaya kadar başlangıcı, çok ileri önce olmak, yeni bir şey ortaya koymak, icat etmek, turfanda meyve yemek, bakirelik, bekar, her şeyin evveli, benzeri olmamış iş, orijinal, makara, cemaat, vaktinden önce olan.
Ağlamak, hüzün veya elemden göz yaşı dökmek, ölüye mersiye yani ağıt yakmak, çok ağlayan, suyu az kuyu.
Denemek, tecrübe temek, eskimek, yıpranmak. musibet, imtihan, bela, gam ve hüzün, gözden kaybolmak, yok olmak, zeval bulmak, kötüleşmek. yıpranmak, çürüme, bozulma, dikkatli olmak. itina etmek, düşünceli olmak, bir şeyin farkına varmak.
Midesine indirmek, yutmak, yutturmak,başına ak düşmek, bir şeyi zorla yutmak, lavabo borusu, geriz, lağım, künk, obur kişi, bir içim su vs., değirmen taşının deliği, gırtlak.
Bir yerde yerleşmek, ikamet etmek, vatan edinmek, belde, geniş bölge, şehir, belediye, ahmak, bön, akılsız, aciz olmak, yerleşenlerin bayındır hale getirip sınırları belirlenen yer, ayın günlük menzillerinden her biri, iki kaş arasındaki açıklık/parlaklık , göğüs boşluğu, ciltte yara izi.
Vasıl baliğ olmak, iş gayesine varmak, çocuk buluğa ermek, ağaç meyve vermeye başlamak, haber etmek, bir şeyi ulaştırmak,ulaşmak, çağrı veya kararı tebellüğ etmek, belagat ilmi, ültimatom, meblağ, miktar,mesaj, haber, bildiri, lisanı fasih beyanı güzel olmak, ilan, tebliğ.
Ümitsiz olmak, şiddetli zorluktan doğan üzüntü, iblis, şiddetli sıkıntıya düşüp sustuğu ve kendini ilgilendiren şeyleri unutan kişi, tükeniş, hayret etmek ve dehşete düşmek, üzüntü ve kederden susmak, hayrı az olmak, plastik, yüzünü ekşitmek,
Bina yapmak, duvarını kurmak, yerin üzerinde ev yapmak, sözüne güvenip izinden gitmek, erkek çocuğu olmak,erkek,çocuk, evlenmek, ademoğlu, binanın esası, cisim, bina, yapı, fıtrat, ana caddeden ayrılan küçük yollar.
Yükselmek ve zahir olmak, göz güzelleşmek, dişiliğini ön plana çıkartmak, kişiliğini gizleyip dişiliğini ortaya koymak, iki kaş arası aralık olmak, burç, kale vs. bina etmek, sema yıldızlarla donanmak, kale, saray, surların yüksek yerleri.